Sevgili Öğrencilerim,2004 yılının baharında, büyük olumsuzlukların yaşandığı okulumuzda göreve geldiğimde, kısa zamanda çok büyük işler başaracağımıza dair büyük bir inancım vardı. Bu inancı, 2004 ve 2005 yıllarında yaşanan ve okulumuzu yerle bir eden iki sel felaketi, yaşanan birçok olumsuzluk bile yıkamadı.Bugün geldiğimiz noktada, başlangıçta hayal ettiğim benimle birlikte eğitimin tüm taraflarının da hayal ettiği başarıyı ve hayal edilen eğitim ortamını yakalamış olmanın bahtiyarlığını ve gururunu yaşıyorum.Okulumuz, karanlığın içinde parlayan bir yıldız, bulutları dağıtan bir güneş gibi bugün…Mesleğimin 30. yılında bıkkınlık, küskünlük, umutsuzluk gibi duyguların tam aksine mesleğe yeni başlamışım gibi heyecanlı, umutlu, gururlu ve sevinçliyim.Gururluyum… Sizin gibi eşsiz öğrencilere sahip olduğum için… Sevinçliyim… Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen her yıl artan başarılar sergilediğimiz için… Heyecanlıyım… Çok daha büyük işler yapacağımız, çok daha büyük başarıları yakalayacağımız için…Bu gurur ve sevinci yaşamama sebep tüm öğrenci ve velilerimize ayrıca okulumuzun bu noktaya gelmesinde emeği olan herkese tüm içtenliğimle teşekkür ediyorum.Bilgi ve teknoloji çağı, toplum yaşantımızda birçok yenilik meydana getirdiği gibi eğitim anlayışımızda da yenilikler, yeni anlayışlar oluşturmuştur.Ev ödevi, sözlü yoklama hatta kara tahta gibi eğitim sistemimizdeki geleneksel kavramların yerini, bilgiye ulaşma yolları, bilgisayar, yansı, akıllı tahta gibi kavramlar almaktadır.Öğrencisine, dur-durak bilmeden bilgi aktaran öğretmen modeli artık demode olmuştur. Öğrencilere teknoloji ve bilgisayar çağının gerektirdiği biçimde, bilgiye nasıl ulaşılacağı öğretilmelidir.Bununla birlikte, okullarımız, sadece bilginin aktarıldığı mekânlar olmaktan çıkmalı, okullarımızda, öğrencilerimize, sosyal, sportif, kültürel faaliyet alanları ve imkânları yaratılmalıdır.Vücudumuzun; tuza, yağa, şekere ihtiyaç duyduğu muhakkaktır. Fakat biz hiçbir zaman mutfağa gidip de bir tatlı kaşığı tuz, bir yemek kaşığı şeker yemediğimiz gibi birçoğumuz tuzsuz yemeği ve şekersiz çayı da sevmeyiz…Bilgi aktarılmalıdır. Fakat bilgi; tuz, şeker misali faaliyetlerin, derslerin içine serpiştirilmelidir. Bilgiyi derslerin ve faaliyetlerin içine serpiştiremez ve öğrencilerimizin ilgilerini keşfedemezsek, okullarını ve öğretmenlerini, gitarından, pastel boyalarından, futbol sahalarından, parklardan, internet kafelerden ve evlerinden daha az seven öğrencilerimiz olacaktır. Öğrencilerimizin ilgi ve yetenek alanlarına yönelik, öğrenci merkezli modern eğitim anlayışıyla, okullarımızı birer cazibe merkezi haline getirmeliyiz. Öğrencilerimiz, okullarında evlerinin özlemini duymamalılar…Öğrenci, bilgi yüklemesi yapılması gereken bir birey, üniversite sınavı maratonuna hazırlanan bir yarışçı gibi algılanmamalıdır. Öğrenci, her yönüyle hayata hazırlanmalı, yetenekleri doğrultusunda desteklenmelidir.Sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler aracılığı ile eğitim süreci içerisinde aktif rol verilen öğrenci zaten kendiliğinden başarılı olacaktır.İşte sevgili öğrencilerim;Günümüzde muteber eğitim anlayışı budur, bu olmalıdır. Sizler, bu doğrultuda çok çalışmalı ve modern yaşamın ve eğitimin gereklerini yerine getirmelisiniz. Bizler de öğretmenleriniz olarak gücümüzün son damlasına kadar sizin yolunuza ışık tutacağız. Güzel yarınlara birlikte koşacağız…