'12.03.2013'
MEB'in En Büyük Sorunu Öğretmen ve İdarecilerin Mutsuzluğudur
Milli Eğitim Bakanlığı hafta sonu tüm il müdürlerini Ankara'da toplayarak bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda Bakan Bey il müdürlerini tek tek dinledi. İl müdürleri bir çok konuda sorunlarını dile getirdi. Ancak dile getirilemeyen çok önemli bir konu var...
Öğretmenler Ak Parti hükümetine ve Milli Eğitim Bakanlığına kırgın...
Milli Eğitim Bakanlığının öncelikle öğretmenlerin ve idarecilerin gönlünü alması gerekir. Aksi halde ağzınızla kuş tutsanız başarıyı elde edemezsiniz.
İl müdürleri öğretmenlerinin ve idarecilerinin hükümete ve MEB'e kırgın olduğunu çok iyi biliyor...
Bunu neden dile getirmiyorlar , çünkü onlarda çok büyük hatalar yaptılar...
4+4+4 sisteminde okulları parasız pulsuz eğitime hazırlayan okul müdürlerinin neredeyse tamamına Bakanlık teşekkür edeceği yere ceza verdi. Ömer DİNÇER'in ve Müsteşarın korkusundan il müdürleri bu haksız cezaları kendi koltuk korkusundan onayladılar...
Gecekondu semtinde okul aile birliği hesabında 160 tl olan okul müdürüne gözünü kırpmadan ceza verdiler...
Okul müdürlerini saçlarını kesmekle tehdit ettiler. Elbise firmalarıyla işbirliği yapıyor diye hırsızlıkla itham ettiler ...
Öğretmenler o kadar mutsuz ve değersiz hissediyor ki kendisini ...
Okulda ki hizmetli öğretmene, biraz daha okusaydın da hizmetli olsaydın benim kadar maaş alırdın hocam diyebilecek hale geldi...
Öğretmenler ayda 15 saat çalışarak yatan devlet memuru statüsüne sokuldular. OECD ülkeleri içerisinde en fazla devamsızlık yapan ve yine en fazla maaş alan meslek grubu diye resmen dalga geçildi...
ÖĞRETMENLER MUTSUZDUR !
Sınıf tozu yutmuş idareci ve bürokratlar bilirlerki öğretmen mutsuz ve umutsuz olduğu zaman verim alamazsınız . Öğretmen sınıfına girdiği zaman onun tek denetim mekanizması vicdanıdır. Yoksa başına 10 tane müdür , 100 tane müfettiş dikseniz öğretmen vicdanının sesine kulak vermezse başarı gelmez...
Aslında burada Bakanlığa vermek istediğimiz mesaj şudur...
MEB'de öğretmenlerin halinden anlayacak yıllarca öğretmenlik ve yöneticilik yapmış ülkemizde her kesimin sevdiği ve kabullendiği bürokratlar var...
Bu bürokratlar bir yıl içerisinde tüm ülkeyi il il gezmeli ve toplantılar yapmalıdır.
Öğretmenlerin ve idarecilerin gönlünü almalıdır. Bakanlığın yeni yüzü olmalıdırlar...
DİNÇER ve bürokratlarının silindir gibi öğretmen ve idarecilerin üzerinden geçtiği dönemden sonra öğretmenlerimizin elinden tutup ayağa kaldırmalı ve sırtlarını sıvazlamalıdırlar..
Bakanlık içerisinde bu işi yapacvak 10 numara adamlar var...
Öğretmen Yetiştirme Genel Müdür Ömer BALIBEY , MEB'in DEMİREL'i dir...
MEB camiasının hafızasıdır...
He ilde tanıdığı yüzlerce öğretmen ve idareci vardır...
Yine BALIBEY'in yanında , MEB'in Müsteşar yardımcısı Salih ÇELİK öğretmenlerin gönlünü alabilecek ve onları anlayabilecek ender bürokratlardandır...
Havuzda bulunan birbirinden değerli ve tecrübeli onlarca isim var...
İlköğretim Genel Müdürlüğünün 10 yıl kahrını çekmiş ve bu kurumun hem hamalı olmuş hemde hafızası olmuş Timur ŞEYHOĞLU da bunlardan birisidir...
Yine Teftiş Kurulu eski başkanı Muzaffer DOĞAN ....
Bunlar bir kalemde silinip atılacak, ülkeye ve eğitime verdiği emeklerden ötürü teşekkür dahi etmeden resmen kovar gibi MEB'den gönderilecek adamlar değildiler...
Bu ve buna benzer MEB içerisinde sevilen onlarca üst düzey bürokrat var...
Bu bürokratlar illere gönderilmeli ve eğitimcilerin gönülleri alınmalıdır...
Milli Eğitim Bakanı Nabi Hoca, MEB'de başarı istiyorsa...
Başarının anahtarını ona veriyoruz...
Öğretmenler ve idarecilerin mutlu olacağı ve Bakanlığa güveneceği bir yapılanma ve uygulamalardır...
Bakanlık merkez teşkilatında başta Müsteşar ve İnsan Kaynakları Genel Müdürü olmak üzere tüm bürokratları eğitimciler arasından seçmelidir.
Nabi Hocamız , daha önceki Bakanların yapmış olduğu akademik kariyer hastalığına kapılmamalıdır. İyi akademisyen bürokrat olmaz sadece üretir ve yol gösterir...
Umarız Nabi Hocamız bu uyarımızı dikkate alır ve yeni yapılanma ve uygulamalarla öğretmenlerimizin gönlünü almayı başarır...
İl müdürlerinin gönlünü almayı başaran Nabi Hoca'ya da bu yakışır...