'04.03.2013'
Türkiye'nin Öğretmen Politikası Başarısız
Hükümetin 11 yıldır yürüttüğü öğretmen politikasını başarısız bulduğunu ve öğretmenlerin ekonomik, mesleki, özlük ve demokratik sorunlarının artarak devam ettiğini belirten Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, Hükümetin öğretmen yetiştirme, istihdam, ücretlendirme ve mesleki gelişim politikalarını çağın gerekleri ve ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda belirlemesi gerektiğini söyledi.
Hükümetin öğretmen ihtiyacını uzun dönemli olarak yeterince planlamamış olması nedeniyle bazı alanlarda öğretmen açığı bulunduğunu bazı alanlarda ise ihtiyaçtan çok fazla öğretmenin mezun olması dolayısıyla yığılma yaşandığını kaydeden DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, “MEB, öğretimin niteliğini olumsuz olarak etkileme pahasına bazı branşlardaki öğretmen açığını alan dışı öğretmen atamaları yoluyla kapatmaya çalışıyor. 300 bin civarında öğretmen adayı atanmayı beklerken eğitim fakültesi dışında hemen bütün fakültelere öğretmenlik formasyonu hakkı veriliyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve YÖK arasındaki koordinasyonun geliştirilmesi, orta ve uzun vadede planlamaların yapılması ve bu doğrultuda öğretmen yetiştirilmesi şart olmuştur” dedi.
Bilgi çağıyla birlikte eğitimin tanımının, okul yapılarının ve yeni nesil öğretmenlik kavramının tartışılmaya başlandığını söyleyen Gürkan Avcı, “Ülkemizde öğretmen yetiştiren kurumlar çağa ayak uyduramadığı gibi yeni Türkiye’ye de ayak uyduramadığını düşünüyorum. Okullarımızı akıllı tahtalarla ve son teknolojiyle donattığımız zaman eğitimde kaliteyi ve verimliliği yakalayacağımız zannediliyor. Öğretmenin öneminin azaldığı düşünülüyor. Aksine, gelişen teknoloji öğretmene olan ihtiyacı daha fazla artırmıştır. Hatta gelişen bilgi ve teknolojiye ulaşmak için nitelikli, donanımlı, motivasyonu yüksek sorunsuz öğretmen ihtiyacı artmıştır. Kaldı ki eğitim sistemimizde yapılan hiçbir reform öğretmen olmadan başarı sağlayamaz. Eğitimin temel öğesi, çekirdeği öğretmendir. Derslik sayımız, maddi kaynaklarımız, bilgi ve teknolojik alt yapımız ne olursa olsun eğitimin başarısını belirleyen en kritik faktör öğretmendir. Yeni, büyük ve güçlü Türkiye’nin en önemli temel taşı bu misyon, ruh ve donanıma sahip öğretmenler olacaktır” dedi.
Türkiye’nin öğretmen politikasında neredeyse çeyrek asırdır bir ilerleme ve atılım yapmadığını, sistem anarşisi içerisinde çeşitli zorluklar, sıkıntılar ve adaletsizliklerle boğuşan öğretmenlerin kendilerini mesleğine, okuluna, öğrencisine ve ülkesine adamakta güçlük çektiğini kaydeden Gürkan Avcı, şunları söyledi;
Öğretmen yetiştirme görevi eğitim fakültelerinin işi olmalıdır. Mevcut eğitim fakülteleri ülkenin öğretmen ihtiyacını karşılayabilecek kapasiteye fazlası ile sahiptir.
Öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerin birinci sınıftan itibaren öğretim yılı boyunca, öğretim elemanları ve öğretmenlerin rehberliğinde branşına uygun her kademede yaparak yaşayarak öğretmenlik deneyimi kazanmalarını özellikle çok önemsiyorum.
Öğretmen yetiştirme sisteminin geliştirilmesi için MEB ve YÖK’ten bağımsız bütün eğitim bileşenlerinden örülü bir kurul veya komite oluşturulmalı, yetki ve sorumluluk verilmelidir.
Nitelikli öğretmen liseleri kurulmalı ve mezunlarının eğitim fakültelerine geçişleri özendirilerek, lise programlarındaki derslerin, eğitim fakültelerine kaynaklık edecek biçimde gözden geçirilmesi ve yeniden düzenlenmesi sağlanmalıdır.
Kadrolu, sözleşmeli, ücretli, vekil gibi farklı öğretmen istihdam modellerine son verilerek tek tip istihdam politikası izlenmelidir. Performansa dayalı, özendirici yöntemlerle öğretmenlik mesleğine dinamizm kazandırılmalıdır.
Öğretmenlik bir ihtisas mesleği olduğu için uzaktan veya açık öğretim yoluyla öğretmen yetiştirme politikalarına tevessül edilmemelidir.
Eğitim fakülteleri arasında niteliksel açıdan ciddi kalite farklılıkları bulunmaktadır. Akreditasyon çalışmaları ihmal edilmiştir. Öğretmen niteliğinin artırılması amacıyla, öğretim üyesi ve altyapısı yeterli olmayan fakülteler kapatılmalı, İstanbul, Ankara, İzmir, Erzurum, Diyarbakır ve Antalya illerinde ihtisaslaşmış eğitim fakülteleri maharetiyle en nitelikli ve donanımlı bir şekilde öğretmen yetiştirmeye dönük politikalar geliştirilmelidir.
Üniversitelerde öğretmenlik meslek tecrübesi ve bilgisi olan öğretim elemanı istihdamına çok önem verilmelidir. Eğitim fakültelerinde nitelikli alan eğitimcisi yetiştirilmesine önem verilmeli, öğretim üyelerinin zorunlu ve ek ders saatleri yeniden düzenlenerek, ders yükleri azaltılmalıdır.
Öğretmenlik mesleğinde yeterlilik, donanım ve iletişim becerileri çok önemlidir. Öğretmenlik idol ve misyon mesleğidir. Mesleki kültür, karakter ve öğretmenlik ruhunun aşılanması önemlidir. Asker ve polis yetiştirme modelinde olduğu gibi gerek öğretmen liseleri gerekse eğitim fakültelerinde okuyan öğrencilere, yatılı eğitim verilmeye çalışılmalıdır.
Başta yabancı dil branşında olmak üzere, öğretmenlik alanlarının tümünde yurt dışına öğrenci gönderilmesine başlanılmalıdır. Ortaöğretim alan öğretmenliği programları 4 yıla indirilmeli, tüm branşlarda öğretmenliğe atanmada yüksek lisans şartı aranmalı, doktora yapanlar KPSS şartı aranmaksızın öğretmen olarak atanmalıdır.
Öğretmen adaylarının uzmanlık alanları da dikkate alınmak suretiyle öğretmenlik yapmalarını engelleyecek düzeyde ruhsal, duygusal, psikolojik ve sosyal hastalıklarının olup olmadığının, ilgili fakülteye kayıt olmadan önce ve atama öncesinde ve atandıktan sonraki rutinlerde dikkatli bir şekilde tetkik edilmesi hayati derecede mühimdir.
İzlenen yanlış, kasıtlı ve ideolojik politikalar neticesinde ülkemizde “hiçbir şey olamazsam, öğretmen olurum” dönemleri yaşanmıştır. Öğretmenlik kimi süreçlerde ayağa düşürülmüştür. Yasadışı siyasi ve ideolojik örgütlerle, terör gruplarıyla ilişkili kişilerin öğretmenlik mesleğine adım atmasına kesinlikle müsaade edilmemelidir. Cinsel ve nefret suçları başta olmak üzere yüz kızartıcı suçların faili olan kişilerin sicil kayıtları affa matuf silinmiş olsa dahi öğretmenlik mesleğini yapmalarına izin verilmemelidir.
Engelli çocuklara eğitim veren özel eğitim öğretmenleri başta olmak üzere kimi branş öğretmenlerine meslek güçlüğü zammı verilmeli, isteyen öğretmenlerin erken emekliliği sağlanmalıdır.
Temel eğitimin birinci kademesinde her sınıf için sınıf öğretmenlerinin branşlaşmaları sağlanmalıdır. Öğretmen dağılımında, bölgeler ve köy-kent arasındaki dengesizlikleri gidermek amacıyla özendirici çalışmalar yapılmalıdır.
Kamuda en düşük maaş alan gruplar arasında anılan ve maaş ortalaması bin 850 TL olan öğretmenlerin ek göstergeleri 3 bin 600’e çıkarılmalı, maaşlarında ciddi iyileştirmeler yapılmalı ve ek ders ücretleri iki kat artırılmalıdır.
Okulların açılış ve kapanış dönemlerinde yapılan mesleki çalışmalar iyi bir planlama ile
etkin bir şekilde değerlendirilmeli, eğitim teknolojileri kullanarak öğretmenlerin sürekli hizmet içi eğitim almaları sağlanmalı ve öğretmenlerin kendi gelişimlerinden sorumlu olacakları okul temelli bir sistem geliştirilmelidir.
Görev yapan öğretmenlerin kişisel, mesleki ve entellektüel gelişimleri açısından yüksek linas ve doktora yapmaları desteklenmeli, akademik çalışma yapan öğretmenlerin maaşlarında belirli oranda artış sağlanmalı ve üniversiteler ile Millî Eğitim Bakanlığı arasında gerekli koordinasyonun sağlanarak gerekli izinler yasal bir düzenlemeyle güvence altına alınmalıdır.