'28.02.2013'
Yönetmelik Üzerine En Çarpıcı Değerlendirme
Bürokratik Barikatın Hedefindeki İsim: Nabi Avcı
Mili Eğitim Bakanlığında sular yıllardır bir türlü durulmadı ve durulacak gibi de görünmüyor. Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik, Nimet Baş (Çubukçu), Ömer Dinçer ve Nabi Avcı olmak üzere Ak Parti iktidarı süresince neredeyse en fazla bakan değişiminin yaşandığı Bakanlık oldu. En uzun Bakanlığı Hüseyin Çelik, Erkan Mumcu'yu saymazsak en kısa ve en çalkantılı bakanlık dönemini ise Ömer Dinçer yaptı. Tansiyonun aşırı derecede yükseldiği bakanlıkta bütün işlerin ters gitmesi, bütün eğitimcilerin küstürülmesi, sendikaların (Eğitim Bir Sen dâhil) seslerinin hiç normal seviyeye inmemesi neticesinde Başbakan olaya el atıp gideceğini asla aklının ucundan bile geçirmeyen Ömer Dinçer'i kızağa çekerek “Yeter Artık” dercesine büyük bir ders verdi.
Devlette çalışan personel sayısı içerisinde kapladığı hacim olarak neredeyse yarıyı oluşturan eğitim sektörü çalışanlarının içine düşürüldüğü darboğazı gören ve bunu siyasal açıdan da ciddi bir risk olarak değerlendiren Başbakan; iletişim profesörü ve entelektüel kişiliği ile toplumun yakından tanıdığı, kendine de en yakın hissettiği Nabi Avcı'yı Milli Eğitim Bakanlığı'na getirdi. “Ömer Dinçer alınırsa yerine kim gelir ” diye onlarca isim arasında yapılan toto ve lotoların hiç birisi tutmadı. Böylece Başbakan, siyasette ve hamlelerde ne kadar usta olduğunu da bir kez daha göstermiş oldu. Özetle söylemek gerekirse; Nabi Avcı eğitimciler için büyük bir şans ama Milli Eğitim Bakanlığındaki bürokratik barikatın Nabi Avcı'ya taktığı çelme Nabi Avcı için çok ama çok büyük bir sansızlık diye düşünüyorum.
Milli Eğitim Bakanlığı aylardır beklenilen Yönetici Atama Yönetmeliği değişikliğini Şubat ayı çıkmak üzereyken son anda yayımladı. Yeni yönetici atama yönetmeliği Milli Eğitim Bakanlığı'nı milli eğitimle uzaktan yakından alakası olmayan bir teknik ekibin yönettiğini yine ve yeniden tescil etti. Yönetmelik ne gibi değişiklikler içeriyor konusuna girmeyeceğim. Çünkü bu konuda bu gün sendikalar dâhil birçok kişi değerlendirmeler yapacak ve siteler analizler yayınlayacaklardır. Ben, yeni yönetmeliğin arka planına , taşıdığı kodlara, gönderdiği mesajlara ve hedeflediği amaca ışık tutacağım.
Yeni Yönetmelik Hangi Mesajları İçeriyor?
· Son 1,5 yılda yapılan bütün düzenlemelerde; eğitimle alakasının sadece çocuğunun öğrenci olduğu anlaşılan Müsteşar, İnsan Kaynakları Genel Müdürü, İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü Grup Başkanlarının daha çok canları yakacaklarını ve çam devirmeye devam edeceklerini gösteriyor.
· Okula başlama yaşı ile ilgili tartışmaları artırmak için vatandaşı hastane kapılarında kuyruklara ve doktor raporlarına yönlendiren, Seçmeli ders sayısının aşırı şekilde artması ve isteyen 10 kişilik gruba ders açılmasının okullarda pratikte asla mümkün olmadığını bilmeyen, 444 eğitim sistemini hayata geçirmekteki becerileri (!) ile komedi filmlerine malzeme çıkaran, Şube Müdürlüğü görevlendirmeleri ile ilgili yazdıkları ve geri çekmek zorunda kaldıkları genelgenin ne manaya geldiğini dahi anlayamayan ve buna benzer onlarca hata ile eğitimcileri canından bezdiren bürokratların “siz daha neler gördünüz ki, siz esas bundan sonra yapacaklarımıza bakın” demeye çalıştığını gösteriyor.
· Okullara para göndermeyip bol bol talimat göndererek idarecileri anasından doğduğuna pişman eden Bakanlık bürokrasisinin, okul yöneticilerine yaşattığı travmaları yeterli görmeyip, “günahınız bitmedi esas görecekleriniz bundan sonra, yönetmelik nasıl olurmuş gördünüz mü şimdi beyler” dercesine resmen bağırta bağırta açık ameliyat yapacaklarını gösteriyor.
· 28 Şubat'a kadar değişikliği geciktirip son anda yayımlayarak açılacak on binlerce davadan kurtulmak adına son gece manevrası yapmaya çalışan ama açılacak davalardan nefes dahi alamayacak olan İnsan Kaynakları Genel Müdürü ve Müsteşar'ın “Biz Ömer Dinçer'in getirdiği adamlarız. Ömer Dinçer gitti ama bakiyesi Bakanlık'ta yaşıyor. “Ömer Dinçer out, Nabi Avcı in öylemi” demeye çalışarak “biz adamı işte böyle yaparız. Nasıl olmuş mu” demeye çalıştığını gösteriyor.
· Ortaöğretim öğrencilerine performans ödevi olarak “Milli Eğitim Bakanlığı için Yönetici Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği Hazırlama” görevi verilse, onların bile bir yönetmelikte bu kadar hatayı buluşturmalarının mümkün olmadığını ispatlayan mevzuatçıların bakanlık için ne kadar büyük bir şans (!) olduğunu gösteriyor.
· Sendikalara siz bizim yaptıklarımızı beğenmiyorsunuz ama bakın biz ne güzel işler yapıyoruz. Eski yönetmelikteki sendikal yoğunluk ve okul mesaisi arasında sıkışan ve okula ve öğrenciye zarar vermeme adına yöneticiyken aylıksız izne ayrılıp profesyonel sendikacılık yapmayı tercih eden yöneticilere “hadi bakalım geri dönün nereye dönecekseniz” dercesine “biz yaparsak işte böyle yaparız” denildiğini gösteriyor.
· Müdür Başyardımcısını atama kriterlerini, iller arası yöneticilerin yer değiştirmesini, aylıksız izne ayrılanların geri dönüşlerini, yöneticilik görevinden çeşitli sebeplerle ayrılanların yeniden atanma haklarını, kurucu müdürlük, müdür yetkilik gibi kazanılmış hak sayılabilecek müktesepleri, Bakanlık ve Ortak Kültür Komisyonunca yurt dışında görevlendirilenlerin mükteseplerini, kapatılan ve dönüştürülen okul yöneticilerinin durumunun ne olacağını ve daha birçok konuyu unutan Müsteşar ve İnsan Kaynakları Genel Müdürü ile mevzuatçıların eski hatalardan ders almadıklarını ve yanlışlarında ısrarcı olduklarını gösteriyor.
· Bakan Nabi Avcı'ya; “Hoppp biraz yavaş ol! Nedir bu gönül almaya gelmiş gibi sempatik tavırlar? Ömer Dinçer gitti ama biz neci oluyoruz?” Diyerek posta konulduğunu ve adeta ‘nanik' hareketi yapıldığını gösteriyor.
Bu yönetmelik değişikliği birçok mesaj içeriyor. Bu mesajların neler olduğunu yönetmeliği okuduktan sonra ilk anda sıralamaya çalıştım. Yönetmeliğin Milli Eğitim Bakanlığında suların asla durulmayacağını ve seviyesi düşürülmek üzere Bakan değişikliğine başvurulan tansiyon için ‘nerede kalmıştık etkisi' yapacağını düşünüyorum.
Nabi Avcı için “Allah yardımcınız olsun Sayın Bakan, böyle Müsteşar ve bürokratlarınız olduğu sürece size düşmana ne gerek var. Çünkü bakanlığınızda bakandan öte bakan var. Orada bakan olmak değil gören olmak lazım. Siz en iyisi işin başındayken kötü adam olmamak için, herkesin zihnindeki sevimli ve sempatik Nabi Hoca olarak kalmak için Bakanlık görevinizi en iyisi Başbakanlığa iade edin diyorum.
Allah'ım, ya eğitimcilerin aklına ya da bu Bakanlığa mukayyet ol yarabbi…
H.K.Z
Eğitim Yöneticisi /Eski Sendikacı