'23.02.2013'
Matematik ve Fen'de Sondan Birinciyiz
ESOGÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turhan: ”Her ülkenin kendine özgü eğitim modelleri var. Türkiye, kendine özgün modelleri geliştirmek zorundadır”
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahattin Turhan, Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cemil Yücel, Eğitim Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Engin Karadağ, 2011 yılından yapılan Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması Sınavı (TIMSS) sonunda Türkiye’nin matematik ve fen eğitimdeki analizini çıkarttı.
Prof. Dr. Turan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TIMSS 2011’in bütün dünya ülkelerin katıldığı bir çalışma olduğunu belirterek, bu çalışmada her ülkenin raporunun çıkartıldığını kaydetti.
ESOGÜ Eğitim Fakültesi’nin bu rapordan Türkiye’nin ön değerlendirme raporunu hazırladıklarını ifade eden Prof. Dr. Turan, şöyle konuştu: ”Bir çok ülke bu sınavlara katılıyor ve bu sınav sonundan ülkelerin eğitimdeki performansını görüyoruz. Bu çalışmalarda her ülke kendi için çıkarımlarda bulunuyor. Bu sınav 4 yılda bir yapılıyor. TIMSS 2011 verileri ocak 2013’te açıklandı ve şubat ayında paylaşıldı. Bu raporu değerlendirdik. Türkiye’de son 150 yılda eğitimdeki buz dağı eriyor. Eğitimde çok önemli çabalar sarf edildi. Batının eğitim modelleri alındı. Bunlar çalışmıyor. Her ülkenin kendine özgü eğitim modelleri var. Türkiye, kendine özgün modelleri geliştirmek zorundadır. Bu rapor, Türkiye’de sosyal adaletin bozulduğunu söylüyor. Giderek uçurum artıyor. Kamu ve özel sektör, Türkiye’de eğitim politikalarını tamamen kazananlar üzerine inşa ediyor. Anadolu insanını çoğunluğunun gittiği okular göz ardı ediliyor. Kırsal kesimin çocukları daha başarısız, sosyo-ekonomik statüleri düşük olan öğrencilerimiz daha başarısız. Matematiği bütün çocuklarımızın öğrenebileceği bir yapıya getirmek zorundayız.”
”Avrupa ülkeleri bazından son sıradayız”
ESOGÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Engin Karadağ da TIMSS’in Boston Üniversitesi tarafından yürütüldüğünü ve örneklem çalışmalarını da bu üniversite tarafından yapıldığını bildirdi.
Türkiye’de TIMSS 2011 sınavına 4. sınıflarda 257 okul, 7 bin 500 öğrencinin, 8. sınıflarda 239 okul ve 6 bin 928 öğrencinin katıldığını anlatan Doç. Dr. Karadağ, şöyle devam etti:
”TIMSS, öğrencilerin özgüvenleri, tutumları, elde bulundurdukları materyaller, okul ortamları gibi çeşitli eğitim ve başarıyı etkileyen kaynakların ölçümünü de yapıyor. Bu sınava toplam 60 ülke katıldı. 4. sınıflarda toplam 50 ülke, 8. sınıflarda da 42 ülke bu sınava katıldı. Matematik için 4. sınıflarda 469 puan ortalamayla 50 ülke arasında 35’inci sıradayız. Avrupa ülkeleri bazından son sıradayız. 8. sınıflarda da 24’üncü, Avrupa ülkeleri arasında da son sıradaki Makedonya’dan önce geliyoruz. 4. sınıflarda kızlar ile erkekler arasındaki puan ortalamaları birbirini yakın, 8. sınıflarda da kız öğrenciler, erkeklere oranla daha başarılı. ’Üst düzey’ diyebileceğimiz öğrenci kitlesinden dünyada 8. sınıflar arasında 10. sıradayız. Alt kesimdeki öğrencileri düşündüğümüzde dünya sıralamasında son sıradayız. 4. sınıflarda da 8. inci sınıflarda da geometride başarılı değiliz. Muhakeme yeteneği açısında 4. sınıflarda 37. sıradayız. Evde bulanan eğitimsel kaynaklar açısından da Fas ve Kanada’dan sonra bu açıdan en kötü ülkeyiz.”
Doç. Dr. Karadağ, kent ile kırsal kesim arasında da matematik ve fen açısından uçurumun bulunduğuna işaret ederek, ”TIMSS, sınavı yaparken öğrencileri ekonomik açıdan da grupluyor. Üst sosyo-ekonomik seviyede Türkiye’de yüzde 14’lük öğrenci kitlesi var. Buna karşılık ekonomik açıdan düşük düzeydeki öğrenciler yüzde 63’lük bir kesim. Fas ve Yemen’den sonra bu kesimdeki yığılmada en kötü üçüncü ülkeyiz. Sosyal, ekonomik yapıyla başarı arasında bir yapı var” diye konuştu.
”Eğitim programları sınıflardan içeriye giremiyor”
Doç. Dr. Yücel de Türkiye’de son 10 yılda ekonomik ve sosyal açıdan gelişmeler kaydedildiğini, buna rağmen eğitim sisteminde bu gelişmelere cevap verilemediğini belirtti.
Türkiye’de eğitim konusunda yapısal problemin olduğu kanaatine varıldığına dikkati çeken Doç. Dr. Yücel, şu ifadeleri kullandı:
”Eğitim programları 2003 yıllından itibaren güncelendi. Bu eğitim programları sınıflardan içeriye giremiyor. Bunun nedeni Seviye Belirleme Sınavı (SBS) gibi sınavların ülkenin gerçek müfredatı olmasıdır. Öğretmen orayı hedeflediği için müfredatın ruhuna uyum sağlamamayı tercih ediyor. SBS’nin kaldırılması bu gidişatta değişim yaratabilir. Başarı sıralamasında sürekli yukarıda bulanan ülkelerle bizim gibi ülkeler arasında en önemli fark alt gruplarda yer alıyor. Bizim üst gruptaki öğrencilerimiz de diğer ülkelerdeki üst gruptaki öğrenciler kadar başarılı. Başarılı ülkeler, başarısız öğrencilerin sayısını azaltmakla uğraşıyor. Buna yönelik stratejiler üretiyorlar. Başarısız olarak adlandırılan öğrencilere odaklanmalıyız. En başarılı ile en başarısız öğrencileri karşılaştırdığımızda büyük uçurum var. Sosyal adaletin yıkılmaya başladığına dair işaretleri veriyor. Herkesin çocuğuyla uğraşmamızın gerektiği yönünde bir strateji geliştirmeliyiz.”
Doç. Dr. Yücel, Türkiye’nin deneyimli öğretmen sayısına bakıldığında dünya sıralamasında son sıralarda bulunduğunu, deneyimin fen-matematik gibi alanlardaki başarıda önemli bir faktör olduğunu vurguladı.
Özgüveni yıpranmış öğrencilerin yer aldığı ülkelerin, matematikte başarılı sağladığına değinen Doç. Dr. Yücel, ”Özgüveni yüksek öğretmenlerin bulunduğu ülkeler matematikte başarısız olurken, özgüveni düşük ülkeler başarılı. Uzakdoğu ülkelerinin öğrencileri matematiği çok sevmiyor, matematiği değersiz ve önemsiz görürken, bu konuda dünyanın en başarılı ülkeleri konumundalar. Dünyanın en başarılı ülkeleri öğrencileri eğitimde en az merkeze katan, en az öğrenci merkezli ülkeler” dedi.AA