Özel okullar sınav istedi
'08.02.2013'
haber detay

Özel okullar sınav istedi

 

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan: “Okul çeşitliliği azaltılırken fen, sosyal ve özelliği olan Anadolu liseleri korunmalı. Özel okulların da içinde olduğu bu liselere sınavla öğrenci alınmaya devam edilmeli.”

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin 7-9 Şubat’ta Antalya’da yapılan ‘Yeni Eğitim Sistemi ve Dijital Eğitimde Öğretmenin Yeri ve Önemi’ sempozyumunda konuşan Başkan Cem Gülan, “Okul çeşitliği azaltma çalışmaları sürecinde fen, sosyal ve özelliği olan Anadolu liseleri korunmalı. Ama sayıları çok sınırlı olmalı. Siyasi nedenlerle sayıları arttırılmamalı. Bu gözde okullara ve özel okullara giriş sınavla gerçekleştirilmeli. Ancak bu sınavlar bugüne kadarki uygulamaların aksine sağlıklı ölçme değerlendirme araçlarıyla yapılmalı” dedi.

Tahammülümüz kalmıyor

730 özel okul temsilcinin katıldığı ve Sebit Vitamin aracılığıyla internet üzerinden 10 bin kişi tarafından izlenen sempozyumda konuşan Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan, “Çağımızın kalite ve verimlilik aracı iletişimde kanalları kapatmanın kimseye faydası yok. Eğitim konusundaki fikir alışverişini gözetmek hepimizin görevi. Özel okullarla ilgili düzenlemelerde sivil toplum kuruluşlarının görüşü alınmalı. Dernek olarak özel okullarla ilgili kritik kararların alınması aşamasında iletişim daha kuvvetli gerçekleşsin. Aksi durumda tahammül sınırlarımız zorlanıyor.” diye konuştu.

Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in döneminde başta 4+4+4 diye bilinen kanun ile serbest kıyafet gibi birçok konuda değişiklikler yapıldığını söyleyen Gülan, “Doğru inandığına doğru, yanlışa yanlış diyebilecek kadar doğru bir politikacıydı. Bilim insanı yönü ağır basıyordu” dedi. Yapılan sistem değişikliklerinin toplumun tüm kesimleri tarafından beğenilmesinin beklenemeyeceğini belirten Gülan, 4+4+4 sistemine ilişkin eleştirilerini ve sistemle ilgili beklentilerini şöyle anlattı:

60 ay okul için erken: İlk günden bu yana 60 ayın okula başlamak için erken olduğunu 69 ayını tamamlayanların birinci sınıfa başlaması gerektiğini söyledik. Okul öncesi eğitim tüm çocuklar için bir yıl zorunlu olmalı. 36 ay üzerindeki her çocuk okul öncesi eğitime ulaşmalı.

Müfredat hafifletilmeli: Tüm kademelerde müfredatın hafifletilmesini, hedeflerin azaltılmasını, haftalık ders saatlerinin üst düzey eğitim performansı sergileyen ülkeler seviyesine çekilmesini, temel kazanımlara daha fazla zaman ve imkan ayrılmasını savunmaktayız.

Okul geçişleri nota göre olmalı: Öğrencilerin kademeler arası geçişlerinde 5 yıllık bir süre tanınarak okul notları kullanılmalı. Notlar kalite olarak belli standartlarda olmadığından bu 5 yıl içinde notların kalite olarak ulusal ölçekte denkliği güçlendirilmeli, daha adil ve daha dürüst hale getirilmeli.

Okullara özgürlük: Hedefler ve haftalık ders saatleri belirlenip okul yönetimlerine özgürlük tanınmalı.

E-okul kabusu bitsin: Özel okulların kabusu olan e-okul sisteminde esneklik sağlanmalı ya da özel okullara bu sistem dışına çıkma hakkı verilmeli.

Dijital altyapı kuru yazılım olmamalı: Eğitimde kalite sorunları ilçeler arasında bile yaşanıyor. Dijital eğitim hem kalite, hem de fırsat eşitliği sağlayabilir. Ancak dijital altyapı kuru bir yazılım, donanım değildir. Bu süreçte öğretmen gözardı edilmemeli. Öğretmenin de liderlik vasıflarıyla donatılmış olmasını istiyorsak ihtiyaçlarına, seslerine kulak verelim. Aksi halde dünyanın en iyi tabletlerini, en akıllı tahtalarını, en iyi içeriği de okullara koysanız da eğer öğretmen bunları kullanmıyor, kullanamıyorsa öğrencisi yararlanamıyorsa amacınıza ulaşamazsınız, zamanı da kaynakları da yanlış kullanmış olursunuz.

Çocuklar biberonla birlikte teknolojiyle tanışıyor

Emin Karip (Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı):


Çocukların teknolojiyle tanışması biberonla aynı zamana denk geliyor. Teknoloji okulda eğitimin bir parçası olmadığı sürece içinde yaşadığımız dünyaya rekabet edecek kuşaklar yetiştiremeyiz. Bugüne kadarki ders kitaplarının inceleme süreci uzun ve güvensiz bir yapıydı. Oysa bir bilgi 2 yıl içinde eskiyor. Bugün ise onay için gelen bir kitabın incelemesi en fazla bir ay içinde sonuçlanıyor. Yapılan araştırmalar öğrencilerin bilgiyi basılı kitaplardan değil, dijital teknolojik araçlardan aldığını gösteriyor. Basılı kaynaktan yararlanma oranı her gün azalıyor ve yüzde 26’lardan yüzde 9’a kadar indi. Öğrenci bilgiye elektronik sistemde ulaşıyor. Öğrenci bilgisinin yüzde 8.61’i basılı yüzde 44.85’i TV. yüzde 26.97’si bilgisayardan alıyor. Bizde ise okullarda temel kaynak basılıydı. Bilişim teknolojilerinin fırsat eşitliği ve kaliteli eğitime erişimi sağlayarak, bilgiyi sadece belli kişilerin satın alabildiği meta olmaktan çıkarıyor. Dijital çağ kaliteli eğitim ve içeriklere erişme fırsatını herkese sunuyor.




Bu site bir BMS PROJE iştirakıdır.