'06.02.2013'
Dershaneler Kapanacak mı, Kapanmayacak mı?
Başbakan’ın ‘dershaneler ya okula dönüşecek ya da kapanacak’ açıklamasının üzerinden yaklaşık 9 ay geçti. Aileleri ve öğrencileri yakından ilgilendiren sorunun cevabı, 2013 yılında netleşecek gibi görünüyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz mart ayında, üniversite giriş sınavlarını ve üniversite hazırlık kurslarının kaldırılacağını açıklamasıyla birlikte alevlenen ‘dershaneler kapanmalı mı? Tartışması sektörün en önemli gündeminin fitilini de ateşlemiş oldu. 2013 yılında kapanması öngörülen dershaneler kapanmalı mı? Kapanmamalı mı? Diye tartışmalar sürürken, kendilerine resmi bir bildirim olmadığını söyleyen dershaneler, önümüzdeki yılın kayıtlarını şimdiden almaya başladılar. Dershanelerin kapanmaması için bir yandan da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan randevu bekleyen sektör temsilcileri, bir yandan da gelecek yılın hazırlıkları kapsamında seviye tespit sınavları için ilan ve duyurularını tamamlamaya çalışıyorlar. Resmi bir tebligat ulaştırılmadığı için çalışanlarına henüz kapanma konusunda duyuru yapmadıklarını belirten dershane yöneticileri, resmi olarak ‘dur’ yazısı ellerine geçmedikçe faaliyetlerini sürdüreceklerini ifade ediyorlar. Dershanelerin kapatılmaması için Kasım ayında sosyal medyada ‘#dershanemolmasaydı’ etiketiyle twitter üzerinden tepkilerini dile getiren öğrenci ve veliler ise ulaştıkları 1.2 milyon tweet sayısıyla sorunu başka bir açıdan kamuoyunun dikkatine sunmayı başardı.
Dershanelerle ilgili sürecin iktisadi ve hukuki boyutu olduğunu ifade eden Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in basın ile paylaştığı son bilgilere bakılacak olursa, dershanelerle ilgili süreç henüz sonlandırılmış değil. “Karşımızda tek tip dershane yok. Sürücü kursları, İngilizce hazırlık, KPSS ve TUS gibi sınavları yapanlar var. Birden çok tür dershane var. Bunların her birisinin durumu göz önüne alarak hukuki düzenleme yapmak gerekiyor, tartışıyoruz. Ayrıca toplumu rahatsız etmeden, dershane mağdur etmeden bir formül bulacağız” diye konuşan Bakan Dinçer, son yıllarda sektörde yaşanan daralmaya da ayrıca dikkat çekiyor.
ÖZ-DE-BİR, TÖDER ve GÜVENDER gibi sektörün çatı örgütleri ise, dershanelerin kapatılmaması ya da sürecin sektör açısından en az hasarla atlatılması için çalışmalarını sürdürüyorlar. Konuya ilişkin olarak Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile de görüşen ve dershanelerin varlıklarını sürdürmesi için gerekçelerini bir rapor ile paylaşan sektör derneklerin bazı önerileri ise şunlar: Okula dönüşme gücünü kendinde hisseden az sayıda dershane olduğu bilinmeli. Sektördeki bazı dershanelerin yapılandırılması için daha fazla süre tanınmalı. ABD’deki charter school örneğinde olduğu gibi sorunlu bölgelerdeki bazı okullar, projesi iyi olan dershanelere verilmeli. Dershanelere tanınacak olan özel okul açma şartları esnetilmeli.
‘Kapatılma söylemde var resmi çalışma yok’
Uzun zamandı gündemde olmasına karşın, dershanelerin kapanmasına yönelik resmi anlamda çalışma ya da karar olmadığını hatırlatan ÖZ-DE-BİR Başkanı Faruk Köprülü sektördeki tedirgin bekleyişi ise şu cümlelerle aktarıyor; “Başbakan ile görüşme talebimiz hala geçerli. 100 bin çalışanın olduğu sektör olarak önümüzü görebilme adına bir şeylerin artık netleşmesi gerektiği yönünde beklentimizi belirtmek istiyoruz. Çalışanlarımız da büyük tedirginlik içinde, belirsizlik tedirginlik yaratmakta.”
GÜVENDER Başkan Yardımcısı ve TOBB Eğitim Meclisi Başkan Yardımcısı Eyyüp Kılcı ise, dershanelerin kapatılması kararını doğru olmadığını söylüyor. Birçok ülkede dershanelerin fonksiyonları itibariyle tartışıldığını ancak eğitim ve öğretim faaliyetlerine yasak getiren bir ülkenin bulunmadığını belirten Kılcı “Bizim araştırmalarımıza göre eski Demirperde ülkeleri hariç dershaneleri geçmiş dönemde yasaklamış tek ülke Güney Kore’dir. Güney Kore’de de 2000 yılında bu yasak kalkmıştır” diyor.
Özel Efdal Eğitim Kurumları Genel Müdürü Turgut Irmak’a göre ise, eğitim sisteminde kalitenin artırılması için öğrencilerin beslenmesinden itibaren başlayan derinlikli bir sorun. Ayrıca Eğitim Fakülteleri sorununa da dikkat çeken Irmak, başarılı bir sistem için, donanımlı Eğitim Fakülteleri ve öğretmenlere ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
Dershanelerin kapatılmasının çözüm değil sorun olacağına dikkat çeken Engin Deniz Danışmanlık’ın Kurucusu Fırat Ataklı ise, “Dershaneler kapatılır kapatılmaz “merdiven altı” tabir edilen yerler faaliyete geçecek, özel ders talebi tavan yapacak, insanlar çocuklarında ortaya çıkan açığı kapatmak için farklı adreslere yönelecek. Adresler farklı olacak ama işlev aynı kalacak” diyor.
‘Dershaneler günah keçisi değildir’
Dershanelerin bütün eğitim sorunlarının sorumlusuymuş gibi gösterilerek ‘günah keçisi’ ilan edilmesinin haksızlık olduğunu ifade eden Faruk Köprülü, “Dershanelerin kapatılmasıyla sorun çözülecekse bu fedakarlığı biz yaparız” diyor. Öğrenmenin yaşam boyu bir süreci kapsadığını ve dershanelerin bu süreçte her zaman yeri olacağını belirten Köprülü, dershanelere duyulan asıl talebin gizli kaldığını düşünmekte. Özel dershanelerin çok fazla bilinmese de eğitim sisteminde önemli birçok sorunu çözme işlevi gördüğünü söyleyen Köprülü, “Bu bakımdan özel dershaneleri sistemin bir sorunu olarak değil, sorunların çözümünde kullanılabilecek bir alternatif olarak görmek gerekir. Dün özel dershanelerimizin açılıp yaygınlaşmasına neden olan koşullar/etmenler bugün de ortadan kalkmış değildir. Biliyoruz ki okullarımız; bölgeler, iller, hatta ilçe ve semtler arasında gerek alt yapı, donanım gerek insan kaynakları bakımından önemli farklılıklar taşımaktadır. Ve ebeveynler çocuklarına daha iyi bir gelecek sunmak istemekte, bunun yolunun daha iyi eğitim olanakları yakalamaktan geçtiği kabul edilmektedir.” Dershanelerin varlıklarını sadece eğitimdeki nitelik farklarından kaynaklanmadığını; pek çok seçkin okulda okuyan öğrencilerin de dershaneleri tercih ettiğini ifade eden Köprülü, “Bu da dershanelerin yarattığı güven, saygınlık, kabul görme, işini iyi yapma gibi özellikleriyle toplum tarafından ihtiyaç olarak kabul edilip benimsenmeleriyle açıklanmaktadır” dedi.
Özel Dershaneler Sistem İçinde Kalmalıdır!
Dershaneleri sistem dışına çıkarmanın daha olumlu sonuçlar doğurmayacağının telafisi olmayan sonuçların ortaya çıkacağının net olduğunu söyleyen Başkan Köprülü, bunun bedelinin de toplumun tümüne ödetildiğini düşünüyor. Dershanelerin sistem içinde kalması için fazlasıyla gerekçe olduğunu belirten, Köprülü, “Yarın çocuklarımıza özel ders aldırmak zorunda kaldığımızda özel öğretmenler ya da bugün bile sayıları 2000’i aşkın merdiven altı özel ders büroları dershanelerin sunduğu olanakları sunamayacaktır. Her fırsatta adeta bir “dershane düşmanlığı” yaratılmakta, “dershaneler kaldırılmalı mı, kaldırılmamalı mı?” tartışması sürekli kılınmaktadır. Eğitim sistemimizi mevcut durumuyla ve bütünü içinde değerlendirdiğimizde kimi beklentilerin aksine dershaneleri sistem dışına çıkarmanın daha olumlu sonuçlar doğurmayacağı çok açıktır. Hele ki özellikle eğitim sistemi içinde atılan yanlış adımlardan çabuk dönülemeyeceği için telafisi olmayan sonuçların ortaya çıktığı ve bunun bedelinin de toplumun tümüne ödetildiği düşünülürse… Ülkemiz eğitim sisteminden buna ilişkin pek çok örnek verilebilir. Acele alınan pek çok karardan er geç dönülmesinin pek çok örneği vardır ülkemizde.”
Hayat boyu öğrenme özendirilmelidir
Ne yapmalı sorusuna kısaca değinen Köprülü şunları söyledi: “Bilginin çok hızlı eskidiği günümüzde örgün eğitime öncelik veren yaklaşımlar terk edilmeli okul dershane kurs demeden, nereden öğrendiğine bakılmadan tüm kazanımları belgelendirecek sistemler kurularak hayat boyu öğrenme özendirilmelidir. Mesleki ve genel eğitim, bireylerin ilgi ve ihtiyaçlarına göre şekillenmeli, bu amaçla zorunlu dersler asgariye indirilerek seçimlik ders alternatifleri çoğaltılmalıdır. Bilhassa özel okulların resmi okulların kopyası olmaktan kurtarılması için program, ders saati ve diğer hususlarda esneklikler artırılmalı, yaptıkları ek çalışmalar akredite belgelerle belgelenmelidir. Öğretmenlerde maddi ve moral açıdan istek uyandıracak ortam hazırlanarak mesleklerindeki isteklilik artırılmalıdır. Liselerde alınan eğitim, yükseköğretim programları ile ilişkilendirilmeli, lise sürecinde öğrencinin başarısı farklı yükseköğretim programlarına girişte göz önünde bulundurulmalıdır.”
‘Dershanelerin kapatılması anormal döneme denk geliyor’
Dershanelerin özellikle eğitim desteği alma zorunluluğu olan kesimler açısından önemine vurgu yapan GÜVENDER Başkan Yardımcısı ve TOBB Eğitim Meclisi Başkan Yardımcısı Eyyüp Kılcı, orta kesimin yarışta öne geçmesini sağlayacak ek düzenleme yapılmadan, bölgeler arası farklar ortadan kaldırılmadan, okullarda öğretmenlerde isteklilik yeterince uyarılmadan yapılacak bir düzenlemenin eğitimde çok ciddi sıkıntılara yol açacağını savunuyor. Dershaneler konusunda acele karar verilmemesi taraftarı olduklarını ekleyen Kılcı, “Eğitimde kararlar aşamalı olarak alınmalı, yerine bir şey koymadan mevcuda zarar verilmemelidir. Örneğin dershanelerden okula dönüşmeleri istenmektedir. 200-330 bin liralık küçük sermayelerle kurulan kurumların, asgari 15 milyon liralık sermaye gerektiren bir yatırıma dönüşmesini beklemek hayalcilik olur. 1 milyar liralık yatırım, ve 100 bine yakın çalışanın atıl duruma gelmemesi için alternatifsiz ve süre tanınmadan yapılacak her düzenleme ciddi sıkıntılara yol açacaktır” diyerek uyarıyor.
“Keşke karar vericilere, dershanelere yönelik küçük masraflarına karşılık bireylerin elde ettikleri kazançların neler olduğunu anlatmak mümkün olsa” diyen Kılcı, Türkiye’de dershanelere dönük engelleyici düzenlemelerin her zaman anormal dönemlerde gerçekleştiğine de dikkat çekerek ekliyor: “İlk yasak 80’li yıllarda geldi ve Özal döneminde kalktı. İkinci engelleme 28 Şubat sürecinde yaşandı. Ülkemizde eğitimin problemlerine çözüm aranacağı yerde, eğitimde başarılı çalışmalarıyla olumlu imaj oluşturmuş ve daha çok tercih edilir hale gelmiş dershaneler bir şekilde hükümetlerin önüne gelip tartışılıyor. Kapatılması yönündeki düzenlemeler de hep anormal dönemlerde yapılıyor”
Öte yandan, Türkiye’de dershane sayısının çok fazla olduğu yönünde bir algı olduğunu ancak bunun doğru olmadığını söyleyen Kılcı konuya ilişkin şunları söylüyor: “16 milyon öğrencisi olan ülkemizde 4 bin civarında dershane varken, 7 milyon öğrencili Güney Kore’de 37 bin dershane, 29 bin okulu bulunan Japonya’da 39 bin dershane var. Üst öğrenime geçişte sınavların etkisin en az olduğu Amerika’da ise sadece Kaplan adlı kuruluşun binden fazla şubesi var. Dershanelerle ilgili yasal düzenlemenin olmadığı Almanya’da bile 5 binden fazla birimde dershanecilik benzeri faaliyet yapılmaktadır.”
Dershaneler her yıl 200 bin öğrenciyi destekliyor”
Diğer taraftan, her bütçeye uygun dershaneler sayesinde dar gelirli ailelerin çocuklarının fırsat yakaladığını söyleyen Eyyüp Kılcı, dershanelerin her yıl yaklaşık 150-200 bin öğrenciye ücretsiz eğitim öğretim hizmeti sunduğu bilgisini veriyor. Kılcı şunları söylüyor: “Hele başarılı olmuş bir öğrenci nerede olursa olsun dershaneler arayıp bulmakta ve onun yukarı tırmanması için ellerinden gelen desteği vermektedir. Dershaneler onca olumsuz kampanyalara rağmen yaptıkları başarılı çalışmalarla toplumca kabul edilmiş ve tercih edilen kurum olmuşlardır. Dershaneler, sınıf ortamında düşük maliyetle sundukları hizmetlerle fırsat eşitliğini daha geniş tabana yayan kurumlardır. Yapılan bir araştırmaya göre dershanelerden yararlananların yüzde 85’inin orta ve dar gelir grubundan ailelerin çocuklarıdır. Dershaneleri tamamen yasaklayacak bir düzenleme, okul dışındaki tüm eğitim öğretim faaliyetlerini engellemeyle mümkün olacağından yasaklar getirerek dershaneleri kapatma pek mümkün görünmemektedir. Eğer düzenlemeler okul dışındaki tüm ek eğitim taleplerini engelleyecek şekilde olursa bu insan haklarının ihlal anlamına da gelecektir.””
‘Yasak kayıt dışını tırmandırır’
Dershaneler konusunda çözüm üretmesi beklenen yetkililerin, çözüm üretmek yerine, dershanelerin kendiliğinden faaliyetlerine son vermesini bekleme yönünde bir tavır olduğuna dikkat çeken belirten Kılcı, “Bu, yetkililerin, sektörle ilgili düzenleme yaparken sorumluluk almaktan kaçındıkları anlamına gelmektedir. Böyle bir uygulamanın iki önemli mahzuru olacaktır. İlk olarak, bazı dershaneler, ihtiyacı ortadan kaldıracak düzenlemelere rağmen tek bildikleri iş bu olduğu ve yatırımlarının boşa gitmemesi için zor şartlarda da olsa faaliyetini sürdürmek isteyecektir. Birçok küçük dershane gelir gider dengesini kurmakta zorlanacağı için öğretmen ve öğrencilere verdiği taahhütleri yerine getiremeyecek ve şikâyetlerin artmasıyla Bakanlığı epey meşgul edecektir. İkinci olarak da, eğitimin genel gerekleri göz ardı edilerek sadece dershaneleri engellemek amaçlı düzenlemeler telafisi zor yaralar açacaktır”
‘Dershanelerin kaldırılması eğitim kalitesini düşürür’
Özel Efdal Okulları Genel Müdürü Turgut Irmak da, dershanelerin aceleye getirilmeyecek kadar önemli bir konu olduğuna dikkat çekiyor. Dershanelerin her zaman gerekli kurumlar olduğun işeret eden Yıldız, “Dershanelerin acele bir şekilde kaldırılacağının duyurulması doğru bir uygulama değildir. Bunun için sektöre en az 4 yıl gibi bir süre tanınması gerekiyor. Sektörde istihdam edilen binlerce öğretmen ve çalışanları düşünecek olursak bu konunun eğitimin yanı sıra bir de ekonomik boyutu olduğunu görürüz”
Kısa vadede dershanelerin kaldırılmasının eğitim ve öğretim kalitesini zayıflatacağını aktaran Yıldız’ın konuya ilişkin diğer görüşleri ise şöyle: “Dershanelerin kaldırılması ile eğitim kalitesi problemin çözüme ulaşacağı doğru değildir. Eğitimde kalite için Eğitim Fakültelerinin donanımlı olması gerekiyor. Öğretmenlerin donanımlı olarak yetişmesi gerekiyor. Ayrıca 50 -60 kişilik sınıfları olduğu sistemde kalite ve verim olamaz. Dershaneler bu boşlukları da dolduran kurumlardır. Eğitimde kalite sorunu öğrencilerin beslenmesine kadar detaylı olarak değerlendirilmesi gereken bir konudur. Günümüzde 3-4 çocuklu ailelerin doğru ve yeterli beslenme planlarını hayata geçirmeleri mümkün değil. Bu durumu PİSA sınavlarında da açık bir şekilde görüyoruz.
Kamuoyu bilgilendirilmiyor’
Engindeniz Danışmanlık’ın Kurucusu Fırat Ataklı’ya göre ise, dershanelerin neden kaldırılacağı, bu uygulamanın yaratacağı olumlu ve olumsuz durumlar, dershanelerin yerini hangi mekanizmaların alacağı gibi konularda kamuoyuna hiçbir bilgi verilmiyor. “Her zaman olduğu gibi, yine yetkiyi elinde tutanlar sade vatandaşları bilgilendirmek konusunda kaygıdan uzaklar. Tek söylenen “Dershaneleri kaldıracağız” Ataklı, “Ben dershanelerin ülkeye faydalarının ve -varsa- zararlarının açık şekilde tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Bunu yapmıyor, tavuk-yumurta döngüsüne girip “Dershaneler kaldırılmalı mı, kaldırılmamalı mı?” diye birbirimize sorup duruyoruz. Asıl önemli olan soru bu değil. Aslında bu soru dahi değil, sonuç. Bu sonuca varmış olan kişiler ise kararlarının nedenlerini ve bundan sonraki hareket planlarını net bir şekilde açıklamalılar. Karşı fikri savunanlar da kendi argümanlarını ortaya koymalı. Konu ancak bu şekilde sağlıklı olarak çözümlenebilir” görüşlerini dile getiriyor.
Okullardaki eğitim ile dershanelerdeki eğitimin ilginç bir şekilde iç içe geçmiş durumda olduğuna dikkat çeken Fırat Ataklı, “Bazı dershaneler okul müfredatını bire bir izlerken, bazı dershaneler okul müfredatını farklı şekilde takip ederek yol alıyorlar. Ancak her iki durumda da kesin olan bir şey var: Bu kurumlar okul müfredatı üzerinde, daha çok teste dayalı değerlendirmelerde başarı kaydedilmesi üzerine yoğunlaşıyorlar. Ülkenin sistemi de bunu talep ediyor zaten. Liseye ve üniversiteye geçiş sınavları bu yapıyı besliyor ve zorunlu kılıyor” diyor.
‘Dershanelerin kaldırılması deva olmayacak’
Eğitim sisteminde var olan işlevsizliğin çözüme kavuşturulmadığı sürece ne dershanelerin ne de sınavların kaldırılmasının, derde deva olmayacağının altını çizen Ataklı’nın konuya ilişkin değerlendirmeleri şöyle: “Bizim çocuklarımız okulda en çok vakit geçiren çocuklar olmasına karşın ECD tarafından düşünme becerilerini ölçmek için yapılan PISA sınavlarında hep son sıralardadır. Finlandiya, çocuklarını en az okulda tutan ülkelerden biri ama PISA sınavlarında hep zirveye oynuyor. Güney Kore’ye baktığınızda sonuç aynı, onlar da PISA’nın en başarılı ülkelerinden. Sistemleri bizimkine çok benziyor. Ağır müfredatları, okul sonrası takviye kursları var. Ama ne yapıyorlarsa işe yarıyor. Onlar çocuklarının geleceğine ve düşünme becerilerine, uygulamaya yatırım yapıyor, halk arasındaki tabirle “kafası çalışan insan” yaratmaya gayret ediyorlar. Uluslararası değerlendirmelerden faydalanıyor, çocuklarını yakından izleyerek eğitim sistemlerini sürekli yeniliyorlar. Biz ise çocuklara tablet vermeyi, sınavların adını değiştirmeyi ya da dershaneleri kaldırmayı başarı zannediyoruz.”
1 MİLYON 219 BİN ÖĞRENCİNİN DEVAM ETTİĞİ DERSHANELERİN 2014 YILINA KADAR YÜZDE 70’İNİN ÖZEL OKULA DÖNÜŞMESİ HEDEFLENİYOR.
GÜVENDER Başkan Yardımcısı
Eyüp Kılcı
Okullardaki eğitimin kalitesini artırmak isteyenlerin dershanelerdeki istekliliğin nasıl ortaya çıktığına bakmaları daha yararlı olacaktı.
ÖZ-DE-Bir Başkanı
Faruk Köprülü
Sınavların getirdiği bazı olumsuzlukları dershanelerin varlığına bağlamak ve buradan da “dershanelerin kapatılması” gibi çıkarımlara ulaşmak büyük haksızlıktır.
Özel Efdal Okulları Genel Müdürü
Turgut Irmak
Eğitimde kalite sorunu aynı zamanda öğrencilerin beslenme planlarını kapsayan bir sorundur.
EnginDeniz Danışmanlık Kurucusu
Fırat Ataklı
Dershanelerin ülkeye faydalarının ve -varsa- zararlarının açık şekilde tartışılması gerektiğini düşünüyorum.
İdeal Eğitim Dergisi