'23.01.2013'
İstanbul’da bir ay içerisinde tarihi mekanlarda üçüncü kez yangın çıktı. Galatasaray Üniversitesi’nden önce Aralık ayında Kapalı çarşı’da ve Cağaloğu’nda bulunan 150 yıllık İl Milli Eğitim Müdürlüğü binasında yangın çıkmıştı. Yangınlarda tarihi mekanlarda büyük zarar meydana gelmişti.
“Yangınlar düşündürücü” Prof. Dr. İlber Ortaylı, Galatasaray Üniversitesi’ndeki yangınla ilgili olarak tarihi binanın büyük hasar gördüğünü belirterek, “Boğazdaki bu tarihi binaların, okul olanlarının böyle ardı ardına yanması çok düşündürüyor. Bunların tekrardan okul olması lazım” dedi.
Prof. Ortaylı, yanan binadaki kütüphaneye altıbin kitap bağışladığını belirterek, bazı kitapların bulunabileceğini ama bazılarının bulunmasının zor olduğunu söyledi.
Ortaylı şunları söyledi: “Allah beterinden saklasın. Üç fakültenin bulunduğu bina. Dolmabahçe Sarayı’nın büyük müştemilatı. Bu yanan binada derslik yok, hocaların odaları var. Öğrenci işlerinin kayıtları var. Kayıtların dolayısıyla kopyaları mevcut. Şimdi benim orada ikinci katta hukuk fakültesinde kurduğum kütüphane var. Oradaki 6 bin kitabı da ben bağışlamıştım. Bazı kitaplar bulunabilecek belki ama bazılarının bulunması çok zor. Envanteri var elimizde, bilmiyorum bu sulama işinde, söndürme işinde ne kadarı sağlam çıkacak onu bilemiyorum. Çok, çok üzgünüz. Binanın da gayet müzeyyen işleri var kalem işi. Artık o bitti. Bu bir ahşap bina değil aslında. Bu kagir olarak yapılmış bina. Bunların ara katları ahşaptır. Çöktü zaten bina. Çok üzücü bir şey. Boğazdaki bu tarihi binaların okul olanların bilhassa böyle ardı ardına yanması çok düşündürüyor. Tekrardan okul olması lazım. “
Ortaköy sahilinde Galatasaray Üniversitesi'nin kullandığı tarihi binanın çatı katında yangın çıktı. Yangın lodosun da etkisiyle büyüdü. Saatler sonra kontrol altına alınan yangın sonrası 142 yıllık tarihi bina büyük hasar aldı.
Ünal Aysal'dan GS Üniversitesi açıklaması
Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, Galatasaray Üniversitesi'nde çıkan yangına ilişkin, "Tarihi eserlerin dokunulmazlığı sebebiyle modern yapılara dönüştürülmesi büyük sıkıntılar doğuruyor" dedi.
Aysal, yangın mahalline gelerek incelemelerde bulundu. Gazetecilerin sorularını cevaplayan Aysal, "Tarihi eserlerin dokunulmazlığı sebebiyle, modern yapılara dönüştürülmesi büyük sıkıntılar doğuruyor. Gerekli tüm ısrara rağmen bu konuda sıkıntı yaşamaya devam ediyoruz. Gerekli modernizasyonları bu binalara taşıyamıyoruz. Bu felaketten sonra otoriterler daha duyarlı olurlar inşallah. Burasını emniyetli bir şekilde çocuklarımıza yetiştirip iade edeceğiz" diye konuştu.
Rektörün yangını söndürme çalışmalarıyla ilgilendiğini dile getiren Aysal, denizden ve karadan gerekli çalışmaların yapıldığını vurguladı. Yangının ön taraftaki ana binadan kaza eseri çıktığını belirten Aysal, "Yangın kontrol altına alındı, ama telafisi zor bir hadise oldu. Gerekli tüm bilgileri yarınki soruşturma sonucunda öğreneceğiz. Kasıt konusunu polis açıklar, böyle bir şeye ihtimal vermiyorum. İnşallah da böyle bir şey yoktur" diye konuştu. Aysal, yangının akşam saatlerinde çıkmasını bir şans olarak değerlendirdi.
TOZLAR BARUT GİBİ OLUR’
Eski İstanbul İtfaiye Müdürü Metin Demir, bu tür tarihi binalardaki yangınlara uzun yıllar sonucu biriken tozların neden olduğunu söyledi. Demir şu ifadeleri kullandı: “Tarihi binalarımızın yaklaşık yüzde 70′i ahşaptır. Bu tür binaların iç kısımlarında yangın başlamışsa binayı sarmadan belli olmaz ve yangın anlaşıldığında iş işten geçmiş olur. Tarihi binaların özellikle çatı katı ve ara bölümlerinde yılların verdiği toz birikmesi olur. Bu tozların birikmesi sonucu barut gibi olur ve en ufak bir kıvılcımda alev alır. Tarihi binalarımızın bakımları ve yangınla ilgili güvenlik önlemleri maalesef alınmıyor. İtfaiye tüm gücüyle müdahale ediyor. Rüzgar, müdahale çalışmalarını zorlaştırıyor. En büyük korkum yangının diğer binalara sirayet etmesi. Böyle bir durumda sahildeki bütün binalar yanabilir. Bu saatten sonra bina kontrol altına alınsa bile o binadan hayır gelmez. Çok sayıda tarihi binamız var. En azından bundan sonra onları korumalıyız.”
BİNA HAKKINDA BİLGİ VERDİ
Bu büyük sarayın yani Dolmabahçe Sarayı’nın ve Çırağan’ın müştemilatındadır. Tevfik Efendi Köşkü denir buraya. Yani veliaht kendisi. Gördüğünüz gibi aslında iki kattır, bir de altında bodrum katı gibi bir yer vardır. Tavan süslemeleri çok orijinaldi. Yanan üst kat harem ve selamlık dairesiydi, hukuk fakültesi katıydı. Bu 19’uncu asrın tipik bir müştemilatı, ana sarayın müştemilatından, lojman görevi görüyor hanedan üyelerine protokol sırasına göre. Uzun süre Galatasaray Üniversitesi’nin ilk okul kısmıydı, birçok insanın hayatı burada g eçmiştir. Son 10 yıldır Galatasaray üniversitesi’ndeydi. Tek tesellimiz asıl, ana kütüphanenin caddenin öbür tarafında olması. Orada kütüphanemiz kurtuldu, derslikler de orada zaten. Bu ön taraftaki tarihi bina çok zor kullanılacak ama derhal restore edilip okul olarak devam etmesi lazım. Yani bu yangınların tarihi fonksiyonunu değiştirmemesi lazım.”
142 YILLIK TARİH YANDI
Sultan Abdülaziz döneminde mimar Sarkis Balyan tarafından inşa edilen (1871) ve resmi adı İbrahim Tevfik Efendi Sahil sarayı olan ana bina, uzun yıllar Galatasaray Lisesi’ nin kız bölümü dersliği ve yatakhanesi olarak kullanıldıktan sonra Galatasaray İlkokulu’na tahsis edildi ve 1992 yılında da üniversiteye devredildi.
Öğrenci sayısının artmasıyla bina yetersiz kalınca, 2003 yılında Çırağan Caddesi’nin öteki tarafına Yiğit Okur Kampüsü ve Suna Kıraç Kütüphanesi inşa edildi. Okulun iki kısmı 2004 yılında Selahattin Beyazıt Altgeçidi ile birbirine bağlanmıştır.