'21.04.2020'
Freire’nin eleştirel, özgürleştirici, ezilenlerin pedagojisi; bankacı- nesneleştirici -geleneksel eğitimin hegemonik tahakkümünden kurtarabilir mi? Eğitim; Bilinçlendirdiği, Özgürleştirdiği ve İnsanileştirdiği Kadar Eğitimdir…
Paulo Freire, eleştirel eğitim felsefesinin en önemli temsilcisidir. “Ezilenlerin Pedagojisi” kitabının sahibi de olan Freire, yaşamını eğitime ve ezilenlere hem teorik hem de pratik olarak adamıştır. Ona göre eğitim; özgür ve adil bir toplum yaratmanın aracı olmalıdır. Eğitim bireysel olarak da öğrencilerin özgürleşmelerine hizmet etmelidir. Freire, özgürleşen öğrencinin, ötekini de tanıyıp onu da özgürleştirme çabası içinde olması gerektiğini söyler. Ve ona göre de insan, özgürleştiği kadar insandır. Kısacası; eğitim bilinçlendirme, özgürleştirme ve insanileştirme aracıdır. Freire’nin özgürleştirici bir eğitime dayandırdığı ezilenlerin pedagojisinin, öğrencileri nesneleştiren geleneksel bankacı eğitimin, hegomonik tahakkümünden kurtarıp kurtaramayacağını Freire’nin genel görüşleri doğrultusunda ele almaya çalışalım.
Geleneksel Eğitim Baskıcı ve Otoriterdir
Freire’ye göre; geleneksel eğitim baskıcı ve otoriter olup, egemen sınıfların tahakküm aracıdır. Ve geleneksel eğitim, bu tahakküm yoluyla insanların bilinçlerini kontrol eder. Ezilen ve baskılanan insanların bilinçleri kontrol altında olduğundan; kaderci bir şekilde hâkim sınıfların çıkarlarının, kendi çıkarları olmadığını göremezler. İşte tam da bu anlayışın karşısına koyar, özgürleştirici eğitim anlayışını. O bu baskıcı tahakküm oluşturan eğitimi de bankacı eğitim anlayışı diye adlandırır. Ve bu bankacı eğitim, insanı sosyal dünyaya da yabancılaştırır. İşte eğitimin görevi, sessizlik kültürüyle yabancılaşan insanı, eğitim yoluyla bir dönüşüme uğratmak ve pasif nesne olmaktan çıkarıp, aktif özne haline getirmektir.
Kurtuluş Ezilenlerin Pedagojisindedir
Freire, işte insanın tüm bu kurtuluşunu ezilenlerin pedagojisine dayandırdığı bir eğitimde görür. Bu eğitim, insanı tahakkümden kurtaracak, özerk ve özgür bir hale getirecektir. Bu yeni eğitim algısı bankacı eğitim anlayışını yani geleneksel banka gibi çalışan eğitimi de yerle bir edecektir. Ve bu bankacı eğitim anlayışı, kapitalist düzene hizmet edecek insanlar yetiştirir, öğretmenin merkezde olarak öğretmesi ve ders anlatmasıyla. Bu yığmacı eğitim anlayışı, anlatım yöntemini kullandığından; mekanik ezber bir eğitimden öte bir şey değildir. Bankacı eğitimde, öğretmen tahvil çıkaran, öğrenci ise doldurulması gereken kap ya da bidonlar gibidir. Ve burada öğrenci özne değil; içine bilginin yerleştirildiği bir nesnedir. Ve bu eğitim öğrenciyi itaatkâr ve kendine yabancılaşmış insanlar haline getirir.
Peki, Özgürleştirici Eğitim Nasıl Olmalıdır?
Bu eğitim, her şeyden önce, yaratıcılığa dayanan bir eğitimdir. Bu bankacı, öğrencileri nesneleştiren, pasif birer tüketici haline getiren geleneksel eğitimin panzehiri; hümanist ve idealist eğitimcilerin öncülüğünde, öğrencilere eleştirel bir yapı kazandıracak, onları özne haline getirecek, özgürleştirici bir eğitimdir. Praksis kavramının ön plana çıktığı bu eğitimde, öğretmenle öğrencinin arasındaki diyaloğun ortak ürünü olan bir bilgi olmalıdır. Bu diyaloğun sonucunda; eleştirel bir bilince ulaşan öğrenci, kendini ve toplumu adalet doğrultusunda dönüştürme yoluna girer. Ve bu eleştirel kavrayışın oluşabilmesinin ön koşulu da sorun tanımlayıcı eğitimdir. Bu sorun tanımlayıcı metodun kullanıldığı özgürleştirici eğitimde; dil, bir egemenlik alanı olduğu kadar; özgürleşim aracıdır da. Ve insanların dünyayı dönüştürebilmelerinin yolu, kendi sözleri ve dünyayı adlandırmaları olduğu için; diyalog da özgürleştirici eğitimin vazgeçilmezidir. Diyalogdan kastettiği de; öğretmen ve öğrencinin dünyayı insanileştirmek ve dönüştürmek için karşılaşmasıdır. Diyaloğun öğeleri de; empati, inanç, umut, sevgi, tevazu ve eleştirel düşünmedir.
Eleştirel eğitim felsefesinin en önemli temsilcisi olan Freire, eleştirel, özgürleştirici ezilenlerin pedagojisinde uzun uzun bankacı, nesneleştirici geleneksel eğitimin hegemonik tahakkümünden öğrencilerin nasıl kurtulacağını anlatır. Bankacı algı, eğitim aracılığıyla, tahakküm yoluyla, ezilen ve baskılananların bilinçlerini hakim sınıflar adına kontrol altında tutar. Ve öğrenci, sessizlik kültürüyle, bu yığmacı eğitim tarafından, kendine yabancılaşmış ve itaatkârlaşmış bir hale gelir.
Öğrenci, bu kap ve bidon halinden; sorun tanımlayıcı metodun kullanıldığı, öğrencinin özne konumunda olduğu, öğrencinin eleştirel bir bilince ulaştığı, öğretmen ve öğrencinin dünyayı insanileştirmek ve dönüştürmek için diyalog halinde olduğu özgürleştirici bir eğitimle kurtulur. Yani Freire, bankacı geleneksel eğitimin karşısına özgürleştirici ezilenlerin pedagojisini koyar. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…