'01.07.2016'
Her çocuğun kendine has bir yapısı vardır. Kimi çocuk düzeni ve kuralları severken, kimi çocuk biraz daha bağımsız hareket etme eğiliminde olabilir. Ancak anne babaların unutmaması gereken en önemli noktalardan biri ‘’bireysel özellikleri ne olursa olsun her çocuğun bir miktar sınırlandırılmaya ihtiyacı vardır’’.
Çocuklar benmerkezci bir yapıdadırlar ve tüm dünyayı kontrol etmek isterler. Yemek konusunda sıkıntı yaşayan ve anneyi elinde tabakla peşinde dolaştıran bir çocuğun yaptığı da aslında anneyi dolayısıyla da dünyayı kontrol etmektir. Bu esnada çocuk anne ile güç savaşına girer ve maalesef çoğu zaman da bu savaşta çocuklar galip gelir. Bu galibiyet çocuk için kısa süreliğine haz verici olsa da, uzun vadede pek de olumlu sonuçlar doğurmaz. Çünkü çocuk her ne kadar gücü elinde tutmak istese de, bu gücü nasıl kontrol edeceğini bilemez bu da onun dünyasında güvensizlik yaratır. Belli dozdaki sınırlar ve kurallar çocuğun dünyayı daha güvenli bir yer olarak algılamasını sağlar.
Çocuk her ne kadar anne babaya karşı isyankâr ve kontrol edici olmaya çalışsa da esas ihtiyacı olan şey onun bu sınırsızlığı karşısında anne babanın güçlü ve sağlam bir duruş sergileyebilmesidir. Çünkü çocuğun isteklerinin sınırı yoktur, tek derdi hazza ulaşmaktır ve bunun için bilinçsizce bir çaba içerisindedir. Ancak anne babanın bir noktada sınır getirmesi çocuğun kendini ‘’dünyanın merkezinde’’ olarak algılamasını bir miktar törpüleyerek, hayatın gerçekliğine adapte olmasını sağlar. Anne babanın bu tutumu çocukları toplumsal hayat içerisinde çok daha uyumlu, gerçekçi beklentileri olan ve sınırlarını bilen sağlıklı bireyler haline getirir.
Anne ve babaların, çocuğun karşısında güçlü bir duruş sergileyebilmeleri, çocuğun kişilik gelişimi açısından da önemlidir. Bazı anne babaların yaptığı en büyük hatalardan biri ‘’çocuğumun her dediğini yapayım ki kendine güvensin’’ şeklindeki düşüncedir. Çocuğun kendine güvenmesi için koşulsuz sevgi ve ilgiyi onlara olabildiğince çok vermek doğrudur. Veya belirli sınırlar dâhilinde bir şeyleri deneyimlemelerine fırsat vermek özgüvenlerinin artmasına yardımcı olur. Ancak her istediklerini yapmak onlara asla özgüven kazandırmaz, aksine evde sahip oldukları imtiyazlara dış dünyada (örneğin okula başladıklarında) sahip olamadıklarında büyük bir hayal kırıklığı yaşayarak, içlerine çekilebilir ve sosyal hayatın gerisinde kalabilirler.
Çocuk kişiliğini anne babayı model alarak geliştirir. Kendisine hiçbir sınırlandırma getiremeyen, sözünü dinletemeyen ve kendi gücü karşısında yenik düşen, zayıf bir anne babayı model alan çocuk, ev içerisinde tüm hâkimiyeti eline alsa da, dış dünyada aynı gücü gösteremez ve kendisinden daha baskın bireylerin bulunduğu ortamlarda, anne babasının evdeki durumunu modelleyerek, zayıf bir duruş sergileyebilir.
SINIRLAR VE KURALLAR HANGİ DURUMLARDA KONULUR?
Sınır koymak anne babalar için başlangıçta biraz zor olabilir. Bir çocuğun yaşı ne kadar küçükse, anne baba o kadar avantajlıdır. Çünkü uzun yıllar belli bir düzende büyüyen çocukların alışkanlıklarını değiştirmek daha zordur ama kesinlikle mümkündür.
Anne ve babaların yaptığı en büyük yanlışlardan bir diğeri de, sırf otorite kurabilmek için çocuğa aslında pek de gerekli olmayan birtakım kurallar dayatmaktır. Hiçbir amaca hizmet etmeyen kurallar çocuğu ya otoriteye körü körüne itaat eden ya da tam tersi her şeye karşı çıkan, isyankâr bir hale getirir. Bu sebeple çocuğa sınır koyarken bunun gerçekten de gerekli olmasına dikkat edilmelidir. Çocuğun kendine ya da bir başkasına zarar verdiği durumlarda (örneğin aşırı televizyon izleme, insanlara veya eşyalara zarar verme vb.) sınırlamalar getirmek uygundur. Ancak yapılmasında hiçbir sakınca olmayan bir davranış için sınırlama getirmek gereksizdir.
Yine herhangi bir kural ya da sınır koyarken çocuğun yaşı, ihtiyaçları, bilgi ve beceri düzeyi mutlaka dikkate alınmalıdır. Oyun çağındaki bir çocuğun oyun saatlerinin fazla sınırlanması, çocuk için faydadan çok zarara nende olabilir. O yüzden çocuğu iyi tanımak ve gelişim dönemleri hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir.
KURALLAR VE SINIRLAR NASIL KONULMALIDIR?
Çocuğa bir konuda sınırlama getirirken bunun niçin gerekli olduğu ona anlatılmalıdır. Bunu yaparken çocuğun yaşı ve algılama düzeyi dikkate alınarak, oldukça basit ifadeler kullanılmalıdır. Bazen yaptığımız açıklamalar çocuğu tatmin etmeyebilir, çocuk bu sınırlamanın nedenini yaşı itibariyle tam olarak anlamayabilir. Böyle durumlarda çocuğu ikna etme çabasına girilmemeli, bunun onun iyiliği için konulan bir kural olduğu ve kesin olarak uygulanacağı ifade edilmelidir. Anne bu açıklamayı yaparken çok net ve kararlı olmalıdır.
Anne baba çocuğuyla inatlaşma yoluna girmemelidir. Çünkü çocukların duygusal zekâları çok güçlüdür ve anne babayı nasıl manipüle edeceklerini çok iyi bilirler. Anne babanın öfkelenmesi ve kendisiyle inatlaşması çocuk için bir kazançtır, çünkü inatlaşan anne baba çocuğun gözünde zayıf iradeli ve güçsüz bir hale gelir. İnat inadı körükler ve bu tür savaşlardan da genellikle yine çocuklar galip çıkar.
Çocuk bizi dinlemez ve istediğimiz şeyi reddederse, bunun sonucunda neyin olacağı çocuğa açıklanır. Bu açıklama bir uyarı niteliğindedir ama asla tehdit şeklinde olmamalıdır. Buradaki amaç çocuğun gözünü korkutarak istediğimiz şeyi yapmasını sağlamak değil, bir tercih yapıp sonucunu yaşamasını sağlamaktır.
Çocuğa yaşatacağımız sonuç asla fiziksel veya duygusal şiddet içermemelidir. Çocuğu sevdiği bir şeyden mahrum etmek şeklinde olabilir. Bunu yaparken de çocuğun o anda ne hissettiğini anlamak bunu ona ifade etmek yani empatik bir yaklaşım önemlidir. Aşağıdaki örnek açıklayıcı olacaktır.
Çocuk: ‘’Odamı toplamak istemiyorum’’
Anne: ‘’Bunun sana ne kadar zor geldiğini biliyorum. Ancak eğer odanı toplamazsan, bugün sevdiğin çizgi filmi izleyemeyeceksin. Bu konuda karar sana ait.’’
Bu tür bir yaklaşım çocuğa seçme şansı vermesi, kendi ile ilgili bir karar alması ve aldığı kararın sonucuna dair sorumluluğu üstlenme becerisi kazanması açısından önemlidir.
Çocuklar ilk zamanlarda hem odayı toplamamayı, hem de televizyon izlemek konusunda ısrarcı olabilir ki bu son derece doğaldır. Bu durumun devam edip etmemesi anne babanın kararlı tutumuna bağlıdır. Eğer anne babalar bir noktada pes ediyor ve çocuğun dediğini yapıyorlarsa, çocuk anne babayı zorlamaya devam edecektir. Ancak anne baba koyduğu kurallar ve sonucunda uygulanacak olan yaptırımlar konusunda kararlı olursa, çocuk da bir süre sonra uzlaşma yolunu seçecektir.
Tabi bu süreçte anne baba için belki de en zor olan çocuklarının üzülmesine ve ağlamasına bir süre dayanmak zorunda olmalarıdır. Burada, çocuk ağlıyor diye asla geri adım atılmamalıdır. Ancak çocuk ağlarken ona nasıl yaklaşılacağı da önemlidir. Anne babanın empatik davranarak ‘’sevdiğin çizgi filmi izleyemeyecek olmak seni çok üzüyor biliyorum, ancak odanı toplamayarak bu tercihi sen yaptın. Üzüldüğün için ben de üzülüyorum. Eğer ağlamak seni rahatlatıyorsa ağlayabilirsin’’ şeklindeki yaklaşımı çocuğun hem rahatlamasını sağlayacak hem de yaptığı bir tercihin sonucu ne olursa olsun sorumluluğunu almayı öğrenmesini sağlayacaktır.
Psk. Merve Öz