'05.11.2013'
Bakıcı mı, Anaokulu mu?
Çocuk gelişiminde 0-2 yaş en önemli zaman dilimidir. Çocuk mümkün olduğunca, bu süreci annesi ile birlikte geçirmelidir.
Bu dönemde çocuğun temel ihtiyaçları yeme, uyku, temizliktir. Ama en temel ihtiyacı ise güven duygusudur. Çocuk bu dönemde anne ile güvene dayalı bir ilişki kurarsa ileriki dönemleri daha rahat geçirecektir. Eğer sağlıklı güven ilişkisi kuramazsa, çocuğun ileride psikolojik sorunlar göstermesi yüksek olasılıktır. Güven ilişkisinin temeli ise ihtiyaçların anında karşılanmasına ve fiziksel temasa, çocukla birebir vakit geçirmeye, sevgiyi göstermeye dayanır.
Anne çalışmak zorunda olmadığı takdirde bu kritik dönemde çocuğunun yanında olmalıdır. Eğer ki annenin çalışması gerekiyorsa da çocuğun bu süreci evinde sabit bir bakıcı ile geçirmesi uygun olur.
Çocuk 0-2 yaşı bakıcı ile geçirmişse ve anne hala çalışmak zorunda ise tekrar bakıcıya devam etmek yerine kreşe vermek daha iyi olabilir. Çünkü her ne kadar bakıcı çocuğu çok sevse, ona çok iyi baksa bile bir annenin yerini alamayacaktır. Bu nedenle, çocuk nasıl olsa anne ile vakit geçiremeyecekse bir anaokulu onun için daha iyi olacaktır.
Ayrıca muhtemelen anne ile bakıcının yetiştirme tarzı aynı değildir. Çocuk bu yaştan sonra bunu daha iyi fark eder. Yaklaşımlar farklı olacağı için çocuğun kafası karışır. Çocukta sabit bir davranış gelişmez, kişisine göre farklı davranır.
Sürekli bakıcı değişikliği de iyi bir şey değildir. Çocuk her birinin tarzına ayrı ayrı alışmaya çalışmak bir tarafa, her birine güvenmeye de çalışacaktır. Her bakıcı değişikliğinde çocuk da anne de kaygı yaşayacaktır. Bu kaygıyı yaşamaktansa 2 yaş sonrasında çocuğumuzu güvendiğimiz bir anaokuluna vermek daha yerinde olacaktır. Böylece çocuk sabit ve daha doğru şekilde yetiştirilecektir.
"Çocuk kaç yaşında anaokuluna gönderilmelidir?"
Bu soruya, bundan 10-15 yıl önce olsa okula gitmeden önceki son bir sene şeklinde cevap verilebilirdi belki. Ancak, artık bu cevap yeterli olmaz pek. Günümüzde çocukların ortalama 3-4 yaşlarında anaokuluna başlaması onların sağlıklı gelişimleri için daha uygun olur.
Çocuğun annesi çalışmıyor ve çocuğu ile yeterince ilgilenebiliyorsa ve çocuğun düzenli görüştüğü bir sosyal çevresi varsa anaokuluna göndermek için 4 yaşa gelmesi beklenebilir.
Anne çalışıyorsa, evde olduğu halde farklı nedenlerle (ilgilenmesi gereken başka çocukları olması, bakımını gördüğü birisi olması, annenin psikolojik durumunun o dönem iyi olmaması...) çocuğu ile yeterince ilgilenemiyorsa, çocuğun etrafında hiç yaşıtı yoksa, çocuk anneye aşırı bağımlı ise çocuğun 3 yaş ile birlikte anaokuluna gönderilmesi daha uygun olacaktır. Şimdi kısaca neden anaokulu yaşının artık daha erkene çekildiğine değinelim:
Günümüzde çocuklar gelişen teknolojinin esiri olmuş durumdalar. Teknolojinin gelişmesi elbette ki birçok açıdan yararlıdır. Zararlı olan, çocukların bu gelişen teknoloji ile erken yaşta tanışmaları ve bu nedenle onu amacına uygun kullanamamalarıdır. Ayrıca teknolojinin sınırsız seçenek imkanı da çocukların tatmin olma hissini sanılanın aksine azaltmaktadır. Çünkü çocuklar her şeyden çabuk sıkılmakta, doyumsuz ve memnuniyetsiz olmaktadırlar.
Çocuklar daha konuşmayı öğrenmeden annesinin cep telefonunda ya da babasının dizüstü bilgisayarında oyun oynamayı öğreniyorlar. Eve yaşıtı bir misafir geldiğinde bile onunla evcilik oynamak yerine tek başına bilgisayarda vakit geçirmeyi tercih ediyorlar. Anneleri birlikte oynamalarını söylediğinde ise bundan anladıkları, aynı anda birbirlerinin gözlerine bakmak yerine, sıra ile ekrana bakmak oluyor.
Ya da TV! Eskiden çizgi filmlerin belirli saatleri olurdu ve çocuklar heyecanla o saatin gelmesini beklerlerdi. Yeri geldiğinde uykularından fedakarlık edip, sırf o çizgi film için erkenden kalkarlardı. Çünkü bu onlar için çok önemliydi. Oysa şimdi durum çok değişti. Artık gün boyu sadece çizgi film yayını yapan kanallar çıktı. Üstelik bir tane de değil. Kanallar çoğalınca çizgi filmlerin kalitesi de düştü. O kadar çizgi film arasından hangisinin iyi olduğunu tespit etmek ebeveynler için zor bir hal aldı ve TV sınırlaması ailenin kontrolünden çıktı. İzlediği çizgi film bitince oyuna başlayan çocuklar, artık, çizgi filmleri bitmediği için bir türlü oyuna başlayamaz hale geldiler.
AVM' lere ne demeli? Eskiden sokak oyunları vardı, tadı da başka olurdu. Mahalle parkları vardı, çocuklar gitmek için annelerine yalvarırlardı. Hala sokak oyunları var ancak, oynayan yok. Hala mahalle parkları var ama, onları beğenen yok. Maalesef biz yetişkinler de bu durumdan etkileniyoruz. Artık evden parka ya da pikniğe gitmek için çıkmıyoruz. Alışverişe gitmek için çıkıyoruz, hazır gitmişken de çocukları eğlensin diye AVM' nin oyun alanına götürüyoruz. Orada da çocuklarımız ya tek kişilik oynanan bilgisayar oyunlarının başına geçiyorlar ya da gürültüden dolayı iletişime geçmesi zor olan park makinelerine biniyorlar.
İletişime geçme, ilişki kurma deyip geçmemek lazım. Bunlar sadece sosyal gelişim için gerekli olan şeyler değildir. Bunlar ruhsal gelişimi de destekleyen önemli noktalardır. Çünkü psikolojik rahatsızlık ve sorunların kökeninde çoğunlukla insanın yalnız olması ya da kalabalıkta bulunsa bile yalnız hissetmesi vardır.
Günümüz şartlarında çocuk anaokuluna gitmediği zaman evde ya TV ya PC başında vakit geçirecektir. Bu, çocuğun sosyal ve ruhsal gelişiminin yanı sıra zihinsel gelişimini de olumsuz etkileyecektir. Çünkü bu zamanın çocukları çok fazla uyaran ile birlikte büyüdükleri için bir yerden sonra aileleri onlara yetemeyecektir. Evde TV ve PC ile zihinleri körelecektir. Bu nedenle çocuk yaşamın en kritik dönemi olan ilk 2-3 yılı annesi ile birlikte geçirdikten sonra anaokuluna başlamalıdır.
Psikolog Canan Cantürk
- See more at: http://www.zamanecocuk.com/aile/haber/bakici-mi-anaokulu-mu/169/#sthash.GMZg59di.dpuf