Bakan Avcı İle Yapılan Toplantının Tüm Ayrıntıları Bu Haberde
'12.09.2013'
haber detay

Bakan Avcı İle Yapılan Toplantının Tüm Ayrıntıları Bu Haberde

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, önceki akşam bir araya geldiği eğitim editörleri ve yazarlarına yeni sistemi anlattı ve günlerdir 36 sınavlı olarak bilinen yeni sistemle ilgili çok önemli bir yanlışı düzeltti.

 

 
 

Bakan’ın açıklamasına göre yeni sistem sadece 8’inci sınıflara uygulanacak. 6 ve 7’nci sınıflara bu yıl sınav yok. Hatta önümüzdeki yıl da sadece 8’inci sınıflara yeni sistem uygulanacak. Ne zaman yapılacağı konusunda ise FATİH Projesi’nin tam kapsamlı olarak yürürlüğe gireceği tarih gösteriliyor…

 
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, önceki akşam eğitim editörleri ve yazarlarıyla bir araya gelerek SBS’ye yerine gelen yeni eğitim sistemini anlattı. Adile Sultan Korusu’nda düzenlen basın toplantısında Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, Talim Terbiye Kurulu Başkanı Emin Karip, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sadi Çelik, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü Genel Müdürü Mustafa Koç, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Ömer Açıkgöz, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Küçük ve Ortaöğretim Genel Müdürü Ercan Türk’ün katıldığı toplantıda dershaneler başta olmak üzere son günlerde eğitimle ilgili yaşanan gelişmeler ele alındı.
 
Bakanlığının dokuzuncu ayında, birçok yeniliğe imza atan Avcı ile gerçekleştirilen toplantıdan satır başları şöyle:
 
‘Birkaç MEB’e yetecek kadromuz var’
 
- Biz bu toplantılardan şunu bekliyoruz. Son zamanlarda medyada genel olarak, çok sık tekrarlanan bizi rahatsız eden klişeler var.
 
- Bunun birbirimizi çok yakından tanımamaktan kaynaklandığını düşünerek, bu toplantıların en azından bu klişeleri gündemimizden çıkarabilir miyiz ümidiyle bu toplantıların bir vesile olmasını istiyoruz.
 
- Bu klişelerin en başında, “Eğitim yaz-boz tahtasına döndü” klişesi geliyor. Neresinden baksanız bu söylem bizi rahatsız ediyor. Bir yandan MEB’de pek çok yanlış deniyor. Düzeltiyoruz bu defa da MEB yaz-boz tahtasına döndü, her şey değişti deniyor. Ya birinci söylenen doğru ya da ikinci söylenen. Birtakım şeyler yanlışsa değiştirmemiz lazım. Değişiklik yapınca da sürekli bir şeyler değişiyor diye şikayet ediliyor.
 
- Aslında işin özü şu: Milli Eğitim Bakanlığı, çok köklü bir kurum. Çok köklü bir hafızası, çok değerli bir bürokrasisi var. Şu anda görevde olan veya bizim tabirimizle havuzda, genel tabirle de kızakta olanlarla birlikte, birkaç milli eğitim bakanlığını idare edebilecek kalibrede bürokratlarımız var.
 
- Türk milli eğitiminin –son yılların başarısı olarak söylemiyoruz, son 10 yılda gerçekten ciddi başarılarımız var ama- Cumhuriyet tarihi boyunca 90 yıllık hikâyeye baktığınız zaman da burada büyük bir başarı hikâyesi var.
 
- Petrolü, doğal zenginlikleri olmayan, bu kadar netameli bir coğrafya da el emeği göz nuruyla bu millet çocuklarını okutmayı, olağanüstü bir şehirleşme dalgasını büyük çalkantılara yol açmadan regüle etmeyi becerebilmiş, bunu da eğitim aracılığıyla yapmış bir ülkeyiz. Bu hepimizin başarısı. Burada eğitimcilerin çok büyük rolü var.
 
- Son yıllarda öğretmen yetiştirme programında büyük yanlışlar yapıldı, yeterince zaman ve emek harcanmadan kimi gençler öğretmenler yapıldı. Bunun getirdiği zaaf, yıllar içerisinde milli eğitimimize yansıdı ama diğer yanda da büyük fedakarlıklarla çalışan, gerçekten severek bu işi yapan çok değerli bir öğretmen kitlemiz de var.
 
‘Eleştiriler yaralıyor’
 
- Daha önce de söylediğim, yanlış anlaşılmalar ve klişeler, kişisel olarak çok umurumda değil. Ben 10 yıl boyunca Başbakanlıkta bu işlerle görevli olduğum için medyayla ilişkiler, medyadan gelen eleştiriler konusunda bağışıklık kazandım. Ancak kendi adıma değil, öğretmenlerimiz, velilerimiz, çocuklarımız için umutsuzluğa sevk edecek, bizce olumlu girişimler konusunda onları kuşkuya düşürecek, güvenlerini zaafa uğratacak söylemlerden onlar adına rahatsız oluyoruz.
 
- Eleştiriler her ne kadar MEB gibi anonim kimlikler üzerinden yapılsa da bize yapılan eleştirileri bir şekilde öğretmenler, veliler, çocuklar da üzerine alınıyor. Şüphesiz eleştirileriniz olacak ama kötümserlik duygusu yayacak. “Başkaları yapıyor biz yapamıyoruz, dünyanın her yerinde aslında bu işler çok düzgün yürüyor biz de her bakan döneminde değişiyor” gibi söylemler rahatsız ediyor. Üslupta biraz özen rica ediyoruz.
 
- Son dönemlerde tartıştığımız konular MEB’in en az 3-4 yıldır üzerinde tartıştığı konular. Bunu yapılan işlerden kuşku duyduğum için sorumluluk almaktan korktuğum için söylemiyorum. Ortaöğretime geçiş sistemi, okul türlerinin azaltılması, öğretmen yetiştirme stratejileriyle ilgili çalışmalar olsun, bunlar çok önceden çalışmaları başlatılmış, belli bir noktaya getirilmiş. İyisiyle kötüsüyle kamuoyuna takdimi bana kalmış konular. Ben de yararlı olduğuna inandığım için gönül rahatlığıyla yürürlüğe koyuyorum.
 
- Milli eğitim bakanlığınıza güvenin, çok sorumlu bürokratlarla çalışan, kurumsal hafızası çok güçlü, yaptığı hatalardan ders çıkaran, eleştirilerden yararlanmasını bilen bir bakanlık.
 
- Bu hepimizin kurumu. Şüphesiz başarılı başka kurumlarımız da var, el birliğiyle sahip çıkmamız gereken kurumlarımız da var ama milli eğitim bunlardan çok başka yerde. Ortak seslerle yürüyebilecek bir bakanlık. Biz, siyasiler olarak bu çok sesliliğe uyuyor muyuz, tabii burada zaaflarımız var biliyoruz, ama bunu birlikte düzeltebiliriz.
 
- Eğitim, siyasal tercihlerimizin dışında mutabakat sağlamaya çok uygun bir yer.
 
- Yanlış yapabiliriz, yanlış yaptığımızı uygulamada görürüz. Öyle ki bazı şeyler var ki kağıt üzerinde doğru gibi görünebilir.
 
Güvenlik ve müfredat bütünlüğü nasıl sağlanacak?
 
- Evet kar yağacak, bazı illere sorular gitmeyecek, bazı yerlerde sorular çalınacak, biz o sınavları iptal edeceğiz, siz demiştik biz Milli Eğitim yüzüne gözüne bulaştırdı, diyeceksiniz… Evet sözünü ettiğiniz risklerin hepsi var, bir devletin görevi de bu riskleri göğüslemek ve bertaraf etmek. Biz bunu yapabiliyorsak Milli Eğitim Bakanlığı olarak ortada dolaşmaya yüzümüz olur. Kış gelecek, kar yağacak, kusura bakmayın biz bu sınavları yapmayalım demek kusura bakmayın biz bu işi beceremiyoruz demek.
 
- Biz bu sistemi oturtmak zorundayız. Sistemin özü okullarda yapılan sınavları öğretmenlerimizle birlikte güvenli hale getirmek. Evet notlar hormonlanıyor, böyle genel bir korku da var. Bir puanla çocuk birkaç sıra atlayacak, öğretmenler bunun baskısı altında kalacaklar.
 
- Geçen yıl 1 milyon 250 bin öğrenci içinde bütün notları 100 olan öğrenci sayısı sadece 652. Dolayısıyla bunlar olur, bu tür kapıların açık olduğunu biz görüyoruz tabii ki başkaları da görecek. Tabii ki suistimal edilecek, bizim görevimiz bunları etkisiz hale getirmek. Bunların tümünü kaldırmaya gücümüz yetmez.
 
- Zaaflarımız var, ama bunların farkında olmak, bunları gidermek için tedbir almak demek. Biz bunları başarabiliriz. Biz okullardaki bütün değerlendirmeleri, objektif notlar haline getirebiliriz. Ben öğretmenlerimize güveniyorum. Eğer onlara güvendiğimiz hissettirebilirsek onlardan gerçekten çok yüksek verim alabiliriz.
 
- Bu uygulama bize, bazı okullarda bizim yaptığımız sınavlarla öğretmenlerin yaptığı sınavlarda verilen notlar arasındaki farkı görecek, makas çok açıksa, o okullarla özel olarak ilgileneceğiz. İyi niyetle bakarak, demek ki oradaki öğretmenlerimiz ölçme, değerlendirme konusunda yeterince eğitilmemiş. Onları eğitime alacağız. Bireysel telafi sınavlarının yanı sıra kar yağdı, vs gibi nedenlerle ortaya çıkacak aksaklığı telafi etmek için grup telafi sınavları da yapacağız. Biz bu sınavları böyle yaparsak öğretmenler de bu sınavları örnek alır.
 
- Sonuçlara göre öğretmenleri, okulları, dersleri değerlendireceğiz.
 
Soruları öğretmenler hazırlayacak
 
 
 
- Hep risk olarak söylenen müfredat bütünlüğü konusunda bu sınav, müfredatın eş zamanlı yürümesi için de aynı zamanda bir fırsat.
 
 
- Sorular öğretmenler tarafından hazırlanacak. Sorular süzgeçten geçirildikten sonra bir havuzda toplanacak. Buradan seçilecek sorularla sınav yapılacak. Yine telafi sınavları için buradan kurayla seçilebilecek yüzlerce sorumuz olacak. Öğretmenler sınavlarda kendi sorularını soracak.
 
- Bakanların ortalama ömrü 7 ay. Ben 9 aylık bakanım, ortalama bakanlık süresini geçtim. Dolayısıyla şimdi benim kafama göre bir şeyler yapma hakkım doğdu. Bu bir güncelleme, biz sadece üzerinde sadece rötuşlar yaparak gündeme getiriyoruz. Bizim eğitimle ilgili çok radikal tasarımlarımız var. Ancak bunlardan bir kısmı milli gelirimiz 10 bin doları aşmadığı sürece olmaz. Milli gelir düzeyi, şehirleşme oranı, ulaşım imkanlarınız artar o zaman eğitim reformu dediğimiz şeyle ilgili zemin çok daha güvenli hale gelebilir.
 
- Biz şimdi otoyolda 160 kilometre hızla giden tırda rektefiye (motor yenileme) işlemi yapıyoruz. Çok riskli bir şey yaptığımızın farkındayız. Bunu 4+4+4’te yaptık. Her sistemi durdurmadık, süratini biraz durdurduk, bir yaz tatilinde olağanüstü çalışarak, bu sistemi bir yerden aldık, bir yere götürdük.
 
- Şimdi sistem oturmaya başladı. Eğitim sistemini “sürekli bir şeyler değişiyor” baskısından kurtarın. Evet sürekli bir şeyler değişiyor, değişmek zorunda. Bundan 10 yıl önce ben Kürdüm demek suçtu, şimdi Kürtçe seçmeli derslerimiz var. Şimdi bize ne zaman kadro vereceksiniz diyen öğretmenler var.
 
‘Eğitim değişecek, değişmeli’
 
- Milli eğitimin gizli anayasası olarak kabul edilen 80 Sayılı Kararı, öğretmenlerimizin ve üniversite hocalarımızın eleştirilerine açtık. Bir çalıştay düzenledik orada, kim Kürtçe öğretmeni olabilir, kim Lazca öğretmeni olabilir, felsefe grubu öğretmenlerine ayrıca hangi branşlarda öğretmenlik hakkı tanıyabiliriz, gibi konuları tartışacağız.
 
- Bunlar dün yoktu, bugün var. 80 Sayılı Kararı değiştiren MEB, başka şeyleri de değiştirir. İstesek de istemesek de değişecek. Çünkü alan, dinamik bir alan.
 
- İnsanlar tarihe nam olsun diye de işler yapabilirler. Ama bizim öyle bir iddiamız yok. Biz şimdilik bu sistemi daha iyi işler bir hale getirmek istiyoruz daha sonra daha radikal çalışmalarımız var.
 
- Okullarda toplam 102 sınav var. Bunların 36’sı merkezi olacak. ‘Çocuklarımızı yarış atına çevirdiniz, senede bir kere yapılan sınavla bütün bir kaderlerini etkiliyorsunuz’ diyordunuz. Her sene sınava 1 milyon 250 bin öğrenci giriyor. Yaptığımız çalıştaylara bu grubu temsil eden, sınava girmiş çocuklarımızı, velileri, önümüzdeki yıl sınava girecek çocukları çağırdık. Görüşleri topladık, ancak bunu medyayla çok fazla paylaşmadık.
 
MEB bu sınavı yapacak güçte?
 
 
 
 
- Soruları akademisyenlerimiz, illerden gelen arkadaşlarımız, öğretmenlerimizle birlikte hazırlayacağız. Merkezi sınavla telafi sınavlarının eşitlenmesini nasıl sağlayacaksınız? Yıllık programımıza göre farklı zorluk gruplarında, çok kolaydan çok zora doğru, her bir kazanım için en az 24 tane soru hazırlıyoruz. Elimizde sınavda sorulacak soruların dört katı soru olacak.
 
 
- Aynı puan türünde yığılmalar olduğunda puanlar 700 puanlık sisteme geçip puan aralığı açılacak.
 
- Ölçme değerlendirmede üç kişi çalışıyor. Gazi ve Ankara üniversitesindeki akademisyenlerden de destek alınıyor.
 
- MEB geçen sene motorlu taşıt sürücüleri adayı sınavı da dahil olmak üzere toplam 125 sınav yaptı. Bu sene açık lise sınavına 5 milyon kişi başvurdu. MEB olarak biz bu sınavların altından kalkabiliriz. Risk evet var. Ama hep birlikte çözeceğiz. Riskler var diye bunu uygulamayacağız dersek yanlış yaparız.
 
- Sınavların maliyetini MEB karşılayacak. Öğrencilerden sınav için ücret alınmayacak.
 
6 ve 7’nci sınıflara sınav yok
 
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin
 
- Bu yıl 8. sınıftaki çocuklarda SBS yapmayacağımıza göre nasıl bir sistem yürütelim ki kazanılmış hak kaybı olmasın, bu iddialar gündeme gelmesin dedik. Şu anda 8. sınıftaki çocuğun 6 ve 7. sınıflarda aldığı notların yüzde 30’u hukuki olarak onların elinde kazandıkları bir hak. Aslında geçen yıl uygulanan sistemden değiştirilen çok fazla bir şey yok. Sadece haziranda yapılan merkezi sınavın yerine lisedeki sınavların sadece birini ortak yapıyoruz. Hesaplama, ağırlıklandırma yöntemi vs geçtiğimiz yılla aynı, değişen bir şey yok.
 
- Biz 6. sınıfları değil, birinci sınıfı esas alıyoruz. Şuanda birinci sınıfa başlayan çocuklar, 8 yıl sonra şu eleştirilerin çoğunun olmadığı, tartışılmadığı, daha farklı değerlendirmelerin olduğu yepyeni bir modelle karşı karşıya kalacak ama çatı bu.
 
- Biz bu yıl kendi uygulama kapasitemizi ölçmek için sadece 8’inci sınıflara uygulayacağız. Önümüzdeki yıl, sonraki yıl bu sürekli kendini revize edecek. 6 ve 7’nci sınıfları dahil ettiğimiz zaman, açık uçlu sınavları yapabilmek istiyoruz.
 
- Bu önümüzdeki yıl uygulanamaz. FATİH Projesi ne zaman tam randımanlı bir şekilde uygulanırsa, o tarihten itibaren diğer sınıflara da uygulayabilecek duruma geleceğiz. Ama şuanda gündemimizde yok, bu yıl sadece 8’nci sınıflara uygulanacak. Bu yıl da seneye de 6 ve 7’lere bu sistemi uygulamayacağız.
 
- Galatasaray, İstanbul lisesi gibi okullar ayrı sınav yapmayacak. Tabletli eğitim yaygınlaşıncaya kadar açık uçlu soru yok…
 
- Çalıştaya katılan kişiler tarafından yapılan açıklamalarda yüzde 60, yüzde 40 olacak, 6 ve 7’lere de sınav olacak gibi bilgiler geçildi. Bizden hiç kimse bunları deklare etmedi. Biz bunları tartıştık, ancak çalıştaya katılanlar bu tartışmaları bir karar gibi yansıttı.
 
- Biz 6 ve 7’yi kısa vadede, önümüzdeki seneye hayata geçireceğiz demiyoruz. Bu seneki tecrübelerimiz bunun tarihlendirilmesi konusunda bize yardımcı olacak.
 
- Biz her yıl teknik kapasitemizi ne kadar yükseltirsek, sistemi oturtacağız. Mesela biz bu yıl açık uçlu soru okumaya yönelik öğretmenlerimizi yetiştirmeyi hedefliyoruz. 1 milyon 120 bin öğrencinin, 6 ve 7’nci sınıfları dahil ettiğinizde 3 milyonun üzerinde öğrencinin açık uçlu sorularını okuyabilecek düzeye ulaştığımızda, bunu tartışabiliriz.
 
- Biz bu sistemle çocuğun sanatsal, sportif başarılarını da sisteme entegre edeceğiz.
 
Dershanenin adı kaldırılacak
 
- Dershanelerin yasası Meclise gidecek. Dershanelerle ilgili tanımlar, Milli Eğitim Kanunu’ndan kaldırılacak. Önümüzdeki yıl Meclis açıldığı zaman yasal düzenleme gerekiyor. Başbakan “Özel öğretim kurumu genel müdürlüğünün denetimi altında devletçe tanınmış bir kurumsal yapı var, biz onu kaldıracağız” demişti. Dolayısıyla bu kalktığı zaman MEB’in içerisinde, bizim tanıdığımız dershane adı altında bir kurum olmayacak.
 
- Biz aslında okullarda verilen eğitim yetersiz algısını da düzelteceğiz, okuldaki takviye derslerle, dershanenin vermeye çalıştığını okullarda vereceğiz. Çocuklarımızın bazı okullarda takviyeye ihtiyacı var. Bugüne kadar bu ihtiyaç, hali vakti yerinde olanlar tarafından dershaneler vasıtasıyla gideriliyordu. Biz bu sınavlarda hangi zaaflar olduğunu görecek, o okullara takviye dersler koyacağız.
 
- Tüm liselerimizde uzun vadeli yapmamız gereken işler var. Bunların başında da 28 Şubat sürecinde Anadolu liselerinin ve yabancı okullar da dahil olmak üzere orta sınıflarının kapatılması ciddi bir sıkıntı oldu. İlkokuldan sonra hazırlık sınıfı olmalı çünkü dil eğitiminde en verimli yıllar o yıllar. Teoride hazırlığı var, ancak uygulama için biraz daha bekleyeceğiz.
 
- İlkelerden Atatürk ilke ve inkılâplarını benimsemiş bireyler yetiştirilir” hükmü kaldırılmadı, aynı yönetmeliğin 157. maddesinde var. Ayrıca Milli Eğitim Temel Kanunu’nda da var. Sadece maddenin tanım yeri değişiyor.
 
- Talep olması halinde okullarda ibadete elverişli odalar açılacak.
 
- 227 maddelik bir yönetmelik yayınlıyoruz. Buradan cımbızla birtakım şeyler çekilip bütün yönetmeliğin getirdiği olumluluklar, bunların gölgesinde tartışılıyor. Mesela liselerde evlenme meselesi. Biz evlenen öğrencileri sistemin dışına kaçmamaları için açık liseye geçiş hakkı tanıdık.
 

 




Bu site bir BMS PROJE iştirakıdır.