'04.09.2013'
Çocukta Okul Korkusu Yaratmayın!'
UZMANINDAN VELİLERE UYARILAR; “ÇOCUKTA OKUL KORKUSU YARATMAYIN” “ÖNEMLİ OLAN ÇOCUĞUN HAZIR OLMASI”
“YALNIZCA İLKOKUL DEĞİL ORTAOKULA BAŞLAYACAK ÖĞRENCİLERİN VELİLERİNE DE BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR”
“66 AYLIK ÇOCUKLAR GEREKLİ GELİŞİMLERİ GÖSTERMİŞSE, OKULA GİTMEYE KENDİNİ HAZIR HİSSEDİYORSA EĞİTİME BAŞLAYABİLİR”
Okulların açılmasına az bir zaman kaldı. İzmir’de bu yıl yaklaşık 628 bin öğrenci ders başı yapacak. Bu öğrencilerin yaklaşık 55 bini ise ilk kez okulla tanışacak. Yeni eğitim-öğretim yılı öncesi anne-babalar da çocukları kadar heyecanlı ve telaşlı. Bu yıl 66 aylık çocukların okula gitmeleri için istenilen rapor sistemi kaldırılınca karar verme sorumluluğu artık velilerde.
Bu durumda anneler ve babalar ne yapmalı? “Çocuğumun gelişim düzeyi yeterli mi? Eğitim yaşamına başlamaya hazır mı? Daha hala ‘küçük’ mü, yoksa artık ‘büyüdü’ mü? Okulda düşmeden sınıfına kadar gidebilecek, tuvalet, el yıkama gibi gereksinimlerini kendi kendine karşılayabilecek mi?” Ve daha birçok soru, okula yeni başlayacak çocukların anne ve babalarını, karar verme sürecinde zorlayacak. Bu zorlu süreçte, Yaşar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ilgın Başaran, velilere tavsiyelerde bulundu.
ÖNEMLİ OLAN ÇOCUĞUN HAZIR OLMASI
Yrd. Doç. Dr. Ilgın Başaran, anne-babaların bu kararları kendileri verebilecekleri gibi uzmanlardan da yardım alabileceğini belirterek, “Önemli olan çocuğun ilkokula hazır olma düzeyidir. Dil ve bilişsel gelişim düzeyleri izlenmelidir. Çocuğun dil gelişimi, kendi duygu ve düşüncelerini ifade edecek düzeye gelmiş midir? Çocuğun bilişsel gelişimi ise müfredatı kavrayacak düzeyde midir? Renk, sayı, şekil algısı, karşılaştırma ve muhakeme becerisi yeterince gelişmiş ve yaş grubuna uygun mudur? Bu değerlendirmeleri, eğer çocukları kreş, anaokulu gibi eğitim ortamlarında bulundularsa, okullarındaki eğitimcilere danışarak yapabilirler. Ancak eğer çocuk evde bakıldı ise ve bakan kişiler aşırı korumacı bir tutum içinde çocuğu yetiştirdilerse, karar vermede zorlanacakları kaçınılmaz. Hele bir de aile bireyleri birbirine çok bağlı ya da bağımlı iseler, genellikle biri öbürüne bir şey olacağı korkusunu yaşayacağı için ‘okul korkusu’na zemin hazırlayabilir ve çocuk okula gitmek istemeyebilir” dedi.
KORUMACI TUTUM SORUN YARATABİLİR
Bu durumla karşılaşacak anne-babaların, çocuklarının korkularını ortadan kaldırabilmek için hiç tanımadığı bir ortam olan okul ile ilgili çocuklarına bilgi vermeleri gerektiğini ifade eden Başaran, “Anne ya da babada çocuğundan ayrılma kaygısı varsa bu kaygı çocuğa da geçecek, çocuk kendi başına kalacağı için kendini güvensiz hissedecek ve okula gitmek istemeyecektir. Ya da aşırı korucu anne-baba tutumundan sıkıldığı için çocuk kendisi okula gitmek isteyecek ama onun ‘yeterince büyümedin, seneye başlarsan daha iyi olur, bensiz ne yaparsın okulda’ gibi korumacı tutumlarla özgüveni sorgulanacaktır” diye konuştu.
66 AYLIK ÇOCUKLAR OKULA GİTMELİ Mİ?
Daha önce okul deneyimi olsun ya da olmasın, 66 aylık bir çocuğun gerekli gelişimleri göstermişse ve okula gitmeye kendini hazır hissediyorsa eğitime başlayabileceğini belirten Başaran, “Anne-babalar da karar verirken kendi korumacı tutumlarını bir kenara bırakıp çocuklarının zihinsel ve fiziksel gelişimlerini dikkate alarak bu kararı almalı ya da eğitim alanında uzmanlardan yardım almalıdır” dedi.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ
Yapılan çalışmaların okul öncesi eğitimin ileriki yıllarda okul başarısına katkı sağladığı yönünde olduğunu hatırlatan Ilgın Başaran, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her ne kadar ‘hazır olma’ okul başarısının tek belirleyicisi değilse de önemi çok fazladır. İyi bir okul öncesi eğitimi, çocukların, dil ve bilişsel gelişimleri izlendiği ve geliştirildiği için ilk ve ortaokuldaki başarılarını etkileyecektir. Kendini yeterli hisseden, özgüveni gelişmiş, eğitim almaya hazır bir çocuk, okula başlarken zorluk yaşamayacaktır. Anne-babalar çocuklarına kendi başarılarından kendilerinin sorumlu olduğu hissettirmelidirler”
ORTAOKULA BAŞLAYANLARDA DA PROBLEMLER GÖRÜLEBİLİR
Aynı sorunların ortaokula başlayan çocuklarda da görülebileceğini vurgulayan Başaran, “Anneye bağlılık ya da bağımlılık yer değiştirerek öğretmene yöneltilebilir. 4. sınıfı bitirip ortaokula başlayan bir öğrenci, aynı birinci sınıfa başlarken yaşadıklarını yaşayabilir. Orta okulda artık branş öğretmenleri devreye girecek ve 4 yıl boyunca kurmuş olduğu denge bozulacak, yeni bir ortamla, yeni bir düzenle, yeni bir çevre ile baş etmeye çalışacaktır. Çocukların gelişim görevlerini yerine getirirken yaşadıkları ile okulda akademik olarak öğretilmek istenenler arasında bir denge olmalıdır. Çocuk hangi sınıfta olursa olsun o yaş grubu özelliklerini gösterip göstermediği izlenmelidir. Eksiklikler tamamlanmalı ve hedeflere uygun eğitim verilmelidir. Bu durum SBS sınavlarında da ortaya çıkmaktadır” uyarılarında bulundu.
İZMİR’DE 49 BİN 309 ÖĞRENCİ ORTAOKULA BAŞLAYACAK
Bu yıl İzmir’de 208 bin 250 öğrenci ortaokullarda öğrenim görecek. 49 bin 309 öğrenci ilkokuldan ortaokula geçerken 8. sınıf öğrencisi 54 bin 495 öğrenci ise Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) girecek. 8. sınıftan mezun olan 54 bin 779 öğrenci ise liseye başlayacak.
BU YIL SBS’YE GİRECEK ÖĞRENCİLER
Becerilerin kazanılıp kazanılmadığını yoklamak üzere uygulanan Seviye Belirleme Sınavları’nın (SBS) 2007 yılından bu yana yapıldığını kaydeden Başaran, “Bu sınavların amacı öğrencilerin akademik, sosyal ve duyuşsal gelişimlerinin, okul öncesinden başlayarak izlenmesi ve yıllara göre değerlendirilmesi olarak belirlenmiştir. Ancak uygulama daha çok akademik değerlendirme ağırlıklı olmuş ve soru çözme becerilerinin ölçülmesi haline dönüşmüştür. Sınavlar arka arkaya yapılmakta, aileler ve öğrenciler sürekli kaygı yaşamakta ve sınav kaygısı öğrenmeye ve başarıya ket vurma durumuna gelmiştir. İlk ve ortaöğretim öğrencilerinin bilişsel gelişimlerinin izlenmesi ve düzey altı öğrenciler için bireysel destek programlarının hazırlanması yerine, en çok bilgiyi akılda tutan, ezberleyen, muhakeme yeteneği sorgulanmaksızın, başarılı olarak değerlendirilmektedir. Aslında SBS sınavlarının hedefi ile uygulama arasındaki tutarsızlık hem öğrenciyi hem de ailelerini stres altında bırakmaktadır. Bu bağlamda, gelişim düzeyleri dikkate alınarak her öğrencinin kendi potansiyeline göre ilerlemesinin sağlanması ilke olarak benimsenmelidir. Böyle bir eğitim sistemi hem düzey altı hem de düzey üstü çocukların gelişimi dikkate alacağı için başarıyı etkileyecektir” dedi.
RAKAMLARLA İZMİR’İN ÖĞRENCİ DURUMU:
BU YIL 1. SINIFA YAKLAŞIK 55 BİN KAYIT BEKLENİYOR
Geçen yıl 66 aylık çocukların da ilkokula kayıt olması nedeniyle İzmir’de 71 bin 990 olan 1. sınıf öğrencilerinin sayısının, bu yıl getirilen 66 aylık çocukların isteğe göre kayıt edilecek olması nedeniyle yaklaşık 55 bin olarak gerçekleşmesi ön görülüyor.
SBS’YE 54 BİN 495 ÖĞRENCİ GİRECEK
Bu yıl İzmir’de 208 bin 250 öğrenci ortaokullarda öğrenim görecek. 49 bin 309 öğrenci ilkokuldan ortaokula geçerken 8. sınıf öğrencisi 54 bin 495 öğrenci ise Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) girecek. 8. sınıftan mezun olan 54 bin 779 öğrenci ise liseye başlayacak.
İzmir’de geçtiğimiz yılın rakamlarına göre, toplam 628 bin 92 öğrenci öğrenim görüyor. Bunların 222 bin 109’u ilkokul, 213 bin 720’si ortaokul, 192 bin 263’ü ise liselilerden oluşuyor.