Yan Alan Atamalarında Kaos Devam Edecek

4+4+4 sistemiyle beraber binlerce sınıf öğretmeni mağdur edildi. O günlerde; sınıf öğretmenlerinin mağdur edilmeyeceğini söyleyenler bugün maalesef tek söz etmemektedirler. Biz yazılarımızda 4+4+4 sisteminin bir benzerinin Avrupa Eğitim Sistemleri içinde yer almadığını, bu sistemin ülkemizin geleceğine zarar vereceğini, 4+4+4 sistemiyle değil 5+3+4 sistemiyle eğitimin şekillendirilmesi gerektiğini defaatle belirttik. Finlandiya, Lüksemburg, Japonya gibi eğitim devi olmuş ülkelerin eğitim sistemlerinde 12 yıl zorunlu eğitimin bulunmadığını ve ilkokul eğitiminin 6 yıl olduğunu kamuoyuyla paylaştık. Bu yazımızda yan alan iptali için başvuruda bulunanlara önerilerde bulunacağız.

PAYLAŞ

 

 

 

   Prof. Dr. Yahya AKYÜZ'ün "Türk Eğitim Tarihi" adlı çalışmasını okumayan varsa okumalarını öneririz. Sayın AKYÜZ, Türk Eğitim Sistemine ve eğitimcilerin itibarlarına vurulan en büyük darbenin, öğretmenlikle alakası olmayan fakültelerden mezun olanların öğretmen olarak atanmasıyla yaşandığını belirtmektedir. O atamalardan sonra eğitim sistemine ve eğitimcilere vurulan en büyük darbenin ise yan alan atamaları olduğuna inanmaktayız. Burada atanan kişilerin yada yan alan adı altında branş değiştiren kişilerin hiçbir suçu yoktur. Yanlışta olsa sistem onlara bir hak vermiş onlarda yaşadıkları kaostan ve belirsizlikten kurtulma ümidiyle bu yolu seçmişlerdir.

 

            Yan alan geçişleriyle ilgili Danıştay kararı kamuoyunda tartışılırken "Zihinsel Engelliler ve Teknoloji Tasarım" alanlarına geçişlerde yürütme durdurma kararı verilmiştir. Yürütme durma kararı verilmesi davanın sonucunun iptalle sonuçlanacağı anlamına gelmediği gibi yürütme durdurma verilmemesi de iptal olmayacağı anlamına gelmemektedir. "Fen Bilgisi, Matematik vb." branşlarda "Zihinsel Engelliler" alanı kadar önemlidir. Bu alanlara yapılan geçişlere de yürütme durdurma kararı verilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Çünkü yapılan atamalar açıkça hukuka aykırıdır ve telafisi imkansızdır. Milli Eğitim Bakanlığı; Fizik Öğretmenliği, Kimya Öğretmenliği, Biyoloji Öğretmenliği alanlarından mezun olan sınıf öğretmenlerine Fen ve Teknoloji alanına geçiş hakkı vermezken yan alan adı altında birçok kişiye Fen ve Teknoloji alanına geçiş hakkı vermiştir. Yan alan geçişlerindeki hatalar maalesef saymakla bitmiyor.

 

            24.04.2010 tarihli ve 27561 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Yükseköğretim Kurumlarında Önlisans ve Lisans Düzeyindeki Programlar Arasında Geçiş, Çift Anadal, Yandal ile Kurumlar Arası Kredi Transferi Yapılması Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin"

 

Tanımlar

          MADDE 4 - (1) Yönetmelikte geçen;

 

o) Yandal programı: Bir diploma programına kayıtlı öğrencinin öngörülen şartları taşıması kaydıyla, aynı yükseköğretim kurumu içinde başka bir diploma programı kapsamında belirli bir konuya yönelik sınırlı sayıda dersi almak suretiyle, diploma yerine geçmeyen bir belge (yandal sertifikası) alabilmelerini sağlayan programı,

            ifade eder.

 

demektedir. Görüldüğü gibi; Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK'ün vermediği yetkiyi idari tasarruf sınırlarını aşarak ve hukuka uygun olmayan bir şekilde kullanmıştır. Ayrıca üniversitelerin yan alan derslerinde bütünlük dahi bulunmadığı bir gerçektir. Bunların yanı sıra yan alan geçişleri; Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine, Talim Terbiye Kurulu Kararlarına vb. gibi  Milli Eğitim Bakanlığının kendi yasal düzenlemelerinin birçoğuna da aykırıdır. Yukarıda belirttiğimiz maddeden sonra Danıştay'ın yan alan geçişlerini tümden iptal etmesi gerekmektedir. Birçok sendika kendi üyesinin yan alan geçişi yaptığından hareketle olsa gerek bu hukuksuzluğa dava açmamıştır. Fakat burada unutulmaması gereken ülkenin geleceğinin eğitimle inşa edildiğidir. Eğitimi çökmüş bir devletin ilerlemesi, gelişmesi düşünülemez. Yan alan geçişlerinin iptali davasına müdahil olan eğitimcilerimiz ve bu haksızlığın iptali için uğraşan Eğitim-Söz-Sen bu maddeyi mahkemeye sunmadıysa sunmalıdır. Bu işin en güzel çözümü 4+4+4 sistemiyle değil en azından 5+3+4 sistemiyle yola devam edilmesi gerektiğidir.

 

            Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı eğitimi eğitimcilerle yönetmesi gerektiğini artık ANLAMALIDIR...

 

 

Manas Kağan