'14.05.2013'
Eğitimde Kayıp Yıllara Bir Yenisi Eklendi!
"444’lük yasa 1 yılı aşkın bir zamandır yürürlüktedir. Yasanın uygulanma süreçleri beraberinde var olan sorunlara yeni sorunlar eklenmesine neden olmuştur."
Bu sorunları doğrudan sahada uygulayıcıların ve bu işin mutfağında yer alanların penceresinden bakmak katılımcı demokrasinin ilkelerindendir. Giderek daha karmaşıklaşan eğitim sisteminin sorunlarına eğitimciler tarafından önerilen açılımlar üzerinden düzenlemeler yapmak sorunların çözümüne katkılar sağlayacaktır
Eğitimciler yönünden eğitimin ve eğitim emekçilerinin öncelik sırasına göre ilk 10 sorununun ne olduğunu sorduğumuzda eğitimciler diyor ki;
1-Ezbere ve sınava dayalı müfredat. 2-kalabalık sınıflar ve ikili eğitim. 3-eğitimin niteliği ve eğitimde yaşanan eşitsizlikler. 4-yasakçı ve öğrencileri tek tipleştirmeyi amaçlayan yasa, yönetmelik ve genelgeler. 5-eğitim bütçesinin yetersizliği. 6-ders araç, gereç ve materyal eksiklikleri, 7-okulların fiziki alt yapı ve donatı eksiklikleri.8-trafik gürültüsü, çevre kirliliği, yeşil alan ve oyun alanı yoksunluğu. 9-okulda yaşanan şiddet ve okul çevresi güvenliği, 10-giderek yaygınlaşan zararlı madde kullanma alışkanlığı.
Eğitim emekçilerinin öncelikli 10 temel sorunu,
1-Ekonomik sorunlar. 2-baskıcı ve otoriter idarecilerin mobing uygulamaları. 3-hizmet içi eğitimin göstermelik oluşu. 4-atamalarda torpil, siyasi kadrolaşma. 5-iş ve çalışma koşullarının giderek ağırlaşması. 6-eşit işe eşit ücret uygulanmaması. 7-iş güvencesini kaybetme kaygısı. 8-idareciler tarafından para toplanmaya zorlanma. 9-kadın emekçilerin değişik türevlerde karşılaştığı tutumlar. 10-öğretmen yetiştirme sistemindeki arızalar.
Ayrıca eğitimciler, ağırlıklı olarak geçen yıl uygulanmaya başlayan eğitim modeline yönelikte aşağıda sıralanmış değerlendirmelerde bulunmuşlardır.
-Geçtiğimiz yıllarda ve bugün genel olarak kamu hizmetlerinde ve çalışma yaşamında, piyasalaştırılmaya dönük politikalara paralel değişikliklerden olumsuz yönde etkilenen kamusal hizmet alanlarından birisi eğitim hizmetleri ve bu hizmetleri sunan eğitim emekçileri olmuştur.
*Özellikle son 10 yıl içinde ve 444’lük yasa ile birlikte eğitimde dini inançların istismarı ve dinsel sömürüye kaynaklık eden kimi ayrımcı uygulama ve söylemlerin yaygınlaşması dikkat çekicidir. Bu yaklaşımın arkasında, AKP iktidarının eğitim sistemi üzerinden toplumda var olan muhafazakârlaşmayı yaygınlaştırmak ve pekiştirmek niyetinin olduğunu söylemek olanaklıdır.
-444'ün önemli mimarlarından olan yeni Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, göreve gelir gelmez eğitimcileri, velileri ve öğrencileri önümüzdeki öğretim yılında yeni yıkımlarla karşı karşıya bırakacak çalışmalara başlamıştır. “444'e hızlı geçiş” adı altında yeni okul dönüşümlerini gerçekleştirmek için çalışmalar son aşamaya gelmiş, halen norm fazlası durumunda olan öğretmenlerin sürgün edilmesi için düğmeye basılmıştır.
-2012-2013 eğitim yılının başından bugüne kadar okullarda en çok gözlenen sorunların başında okulların dönüştürülmesi kararları ile açığa çıkan mağduriyetler gelmektedir.. 72 ay öncesi çocukların hala okula uyum sağlayamamaları, okula giriş çıkış saatleri, velilerden para toplama uygulamalarının yaygınlığı, temizlik sorunu, imam hatiplerle ortak binaları paylaşan okullarda öğrencilere yönelik çeşitli baskılar eğitim gündeminde ön sıralardaki yerini korumaktadır.
- Eğitimde 444’lük yasa düzenlemesi ile özel okullardaki öğrenci sayısı, geçen yıllara göre belirgin bir şekilde artmıştır. Velilerin özel okullara yönelmesinde kamu eğitim kurumlarının 444’lük yasa nedeniyle yaşadığı tahribat belirleyici olmuştur. Zorunlu-seçmeli din dersleri, aşırı kalabalık sınıflar, öğretmen yetersizliği, fiziki koşullar vb gibi pek çok neden birçok velinin özel okullara yönelmesini beraberinde getirmiştir.
-Zorunlu din dersleri uygulamasına ek olarak, 444’lük yasa ile zorunlu seçmeli derslerin getirilmesi ve buna bağlı olarak eğitim müfredatında din derslerinin ağırlığının arttırılması, kılık kıyafet serbestliği konusunun hükümet ve yandaş sendikalar tarafından “özgürlük” adına istismar edilmesi muhafazakârlaştırmanın en belirgin örnekleridir. Son olarak okullarda ibadet yerleri açmaya yönelik zorlayıcı tutumlar, eğitim sistemini dört bir yandan kuşatmış ve eğitimde yaşanan en temel sorunların üzerini örten bir şal işlevi görmüştür.
Çözüm Önerilerimiz ve Taleplerimiz!
-Yönetici görevlendirmelerinde bakan Hüseyin ÇELİK'in yayımladığı 2004/23 nolu genelgedeki "Herhangi bir nedenle boşalan eğitim kurumu müdürlüklerine asaleten atama yapılıncaya kadar; öncelikle eğitim kurumlarının müdür başyardımcıları ve müdür yardımcıları ya da daha önce yöneticilik görevinde bulunmuş olan öğretmenler ile yeterliliği bulunan diğer öğretmenler arasından vekâleten görevlendirme yapılabilmelidir."hükmü uygulanmalıdır. Boş bulunan bütün öğretmen kadrolarına kadrolu atama yapılmalıdır. Uzman ve başöğretmenlik sınavı açılmamalı. bu kelimeler literatürden çıkarılmalı fakat 7 yılını dolduran tüm öğretmenler uzman, 15 yılını dolduranlara ise başöğretmenlik tazminatı ödenmelidir.
-Tüm okulları 30 öğrencili sınıflara dönüştürecek ve tekli eğitime geçilmesini sağlayacak yatırımlara hız verilmelidir. Okullarda spor salonu, resim, müzik ve etkinlik odalarının bulunması zorunlu olmalıdır. Amaca uygun kullanım için yeterli araç gereçle donatılmalıdır. Resim, Müzik, Beden eğitimi gibi yeteneğe ve sosyalleşmeye yönelik derslerin saati arttırılmalıdır. Öğrenciler yetenek ve isteklerine güre bu derslerin tamamını ya da bir kısmını seçebilmelidir. Seçmeli derslerin sosyal kulüp faaliyetine dönüşmesinin önüne geçilmelidir.
-Okul öncesi zorunlu olmalı ve tüm masraflar devlet tarafından karşılanmalıdır. Lise öğrencileri yetenek ve başarılarına göre 3,5 yılda mezun olabilmelidir. Açık lise uygulamasına son verilmelidir. Ders kitapları fasikül olarak basılmalı, öğrenciler ağır yük taşımaktan kurtarılmalıdır. Bakanlık kadrolarında önemli görevlerde yer alanlar EĞİTİM kökenli kişilerden oluşturulmalıdır.
-Tüm okullara yeterli ödenek gönderilerek hizmetli, temizlik, tebeşir, fotokopi, bilgisayar? gibi tüm harcamaları bu ödenekten karşılanmalıdır. Öğretmen ile idarecilerin velilerle karşı karşıya kalmaları, pedagojik olmayan veliden ya da öğrenciden para istenmesi uygulanmasına son verilmelidir. Okul onarım ve yapımları yaz tatilinde tamamlanmalıdır.
-Ek ders göstergeleri arttırılmalı, aylıklara dâhil edilerek emekliliğe yansıtılmalıdır. Yüksek lisanslı öğretmenlere %25 Doktoralı öğretmenlere ise %40 fazla ödenmelidir. Ek dersler her ayın 1. İş günü ödenmelidir. Öğrencinin gelmediği, kar tatili, A virüsü tatili gibi uygulamalarda öğretmenin yaşadığı ek ders mağduriyetleri giderilmelidir. Eğitimde tek tip insan yetiştirmeyi amaçlayan mevcut müfredatın değiştirilmeli, ders kitaplarının (Biyoloji-Felsefe) içeriğine yapılan müdahaleler, zorunlu din dersi uygulamasına son verilmelidir. Anadilinde eğitim taleplerinin karşılanması noktasında Hükümet gerekli adımları atmalıdır.
-Hizmetli ve memurlar okul dönüşümleri ile birlikte büyük sıkıntılar yaşamıştır. Görev tanımları ve çalışma saatleri yasalarda belirlenen ölçütlere uygun yapılmalıdır. 4-C’li kapsamında çalışanlar kadroya alınmalıdır. Ataması yapılmayan öğretmenlerle ilgili örgütlenme sekreterliği tarafından merkezi bir çalışma planlanmalıdır. Bilişim teknolojilileri öğretmenlerinin iş tanımları “öğretmen” olarak yeniden yapılmalı, görevlendirme ve angarya çalışma gibi haksızlıklara tabi tutulmaları önlenmelidir.
-Norm Kadro uygulamalarında yaşanan mağduriyetlere son verilmesi için çalışma yürütülmelidir. Ortaöğretimin yeniden yapılandırılması hususunda yürütülmekte olan dönüşümün akıbeti belirsizliğini korumaktadır. Dönüşümün sağlıklı gerçekleşebilmesi için geçiş sürecinin uzatılması gerekmektedir. Acele edilmesi yeni mağduriyetler yaşanmasına neden olacaktır. Eğitim sistemi ve öğrenciler, sınav-dershane-özel ders kıskacından kurtarılmalıdır.
-657’de yapılması planlanan değişikliklerle başta iş güvencemiz, esnek ve kuralsız çalışma, kariyer basamakları, performansa dayalı ücretlendirme, rotasyon, disiplin cezaları ile görevden uzaklaştırmanın önü açılmak istenmektedir. Kazanılmış haklarımıza dokunulmasına asla izin vermeyeceğimizin özellikle bilinmesi gerekmektedir.
Sonuç yerine; Sonucu 4+4+4=0 olan bir yıllık uygulamanın ardından kayıp yıllara bir yenisini daha ekledik diyebiliriz. Gelecek kaygılarından hareketle düşüncelerini belirten eğitim emekçilerinin öneri ve talepleri dikkatle değerlendirilip gerekli önlemler bir an önce alınmalıdır. Yarın çok geç olmasın istiyorsak bu sese, çığlığa kulak verilmesi gerekmektedir. Yapılan değerlendirme ve eleştiriler de ileri sürülen görüşler yaşanmış olan deneyimlerin, gerçeklerin ve gelecek kuşakların nasıl yetiştirilmesi gerektiğine ilişkin bakışın ifadesi olarak görülmelidir.
ALAADDİN DİNÇER/EĞİTİMCİ