Okulların Önemli Derdi ve Başdenetçi Önerileri!
'27.03.2013'
haber detay

 

Okulların Önemli Derdi ve Başdenetçi Önerileri!
 
BAŞDENETÇİNİN ÖNERİLERİ KANUNA UYGUN MU? 
 
 
 BAŞDENETÇİNİN ÖNERİLERİ KANUNA UYGUN MU?
                Bir Milli Eğitim Baş denetçisinin, İstanbul'da yaptığı bir çalışmanın sonunda, tespit ettiği hususlarda bakanlığa yazdığı görüş ve teklifler, okullarda kafa karışıklığına yol açtı. Okul ve kurumlarda yapılan hizmet alımlarıyla ilgili öneriler, İş Kanuna uygun mu?
                Raporun ayrıntısına girmeden önce “Bu raporun muhatabı kim?” sorusu akla geliyor. Bakanlık yetkilileri, alandan tespit edilerek düzenleme yapılması için kendilerine yazılan bir raporu, bir üst yazı ile okullara göndererek sorumluluktan kurtulmuş kendilerince. Zaten son dönemde çok tartışılan bu çözümsüz konuda en bildik yöntem bu; “Yaz kurtul”, sorarlarsa elinde yazın olsun, ne olur ne olmaz.
                Bakanlık denetçisi kısaca diyor ki; “Okullardaki kaynak, genel bütçe ve okul aile birliklerinin bağış gelirleridir. Bağışlar da 5018 sayılı kanuna göre bir “kamu geliridir” ve harcanması da bu kanun hükümlerine göre olmalıdır. Burada yanlışlıklar yapılıyor. Hizmet alımlarında maliyet farkları var. Gereksiz elaman çalıştırılıyor, çaycıya gerek yok, büro görevlisine gerek yok, yaz tatilinde çalışana ihtiyaç varsa gerekçe yazılsın, KDV konusunda yanlışlar yapılıyor, temizlik malzemesi için KDV ödenmesin, GBT kontrolleri iyi yapılsın, çalışanların işe devamları öğrencilerin olduğu gibi e-okul sistemine açılacak bir modülden takip edilsin, ana sınıfı çalışanları okul aile birliği üzerinden olmasın, fazla maaş ödenmesine rağmen asgari ücretten ödeme gösteriliyor, hizmetli normu tanımlansın…”
                Yapılan birçok öneri yerinde öneriler olabilir. Bu kadar tespit bizim bu konuda ki serzenişimizin ne kadar haklı olduğunu ortaya koymaktadır. Defalarca yazdık bu işi okulların üzerinden alın diye. Yukarıda yazılan konuların hangisi öğretmenlerin uzmanlık alanına giriyor Allah aşkına. Dua edin ki işler yürüyor yanlışlıklar olsa da.
Şimdi soralım: Temizlik elamanlarını dokuz ay çalıştırıp üç ay işten atınca, tazminat ödemekten kurtuluyor muyuz? Her yıl başka elamanlar mı bulalım? Bu ne kadar insani bir düzendir? Okullarda çay işlerine bakan bir görevli olması lüks bir hizmet midir? Bakanlıkta herkes kendi çayını kendisi mi demliyor? Onun için mi işler bu kadar ağır yürüyor? Ana sınıfı satın alma komisyonu hangi vergi numarası ile elaman çalıştıracak? E-okul sistemine, hizmetli takip modülünü okul müdürleri mi açacak ki bu rapor okullara gönderildi? Fazla maaş ödeyip resmiyette sigorta primini az ödemek için asgari ücretli gösterme işi, biz öğretmenlerin ek derslerinin emekli keseneğine sayılmaması gibi bir düzen değil mi?
Yapılan önerilerin bir kısmı, işin uzmanlarına sorduğumuzda, dikkat edilmezse iş kanunu bakımından sakıncalar doğuracak türden. Dokuz ay çalıştırma, işten çıkarma ve tekrar alma, kısmı zamanlı çalışma sözleşmesi yapma gibi her biri ayrı ayrı teknik konular. Bu rapor okullara yazılmadan incelenerek diğer mevzuat yeniden düzenlenmelidir.
Rapordaki en ustaca tespit ise şu:  Yapılan farklı maaş ödemeleri ve özensizlikler, kamu kaynağının etkin kullanımını engelliyor ve bu durum veli üzerindeki gönüllü bağışa olan ihtiyacı artırıyor. Yani, kısacası suçlu yine okul müdürleri oluyor. Kaynak bulursun suç, harcarken farklı becerileri olanlara azıcık fazla maaş verirsin suç.
Sonuç olarak diyorum ki, tespitler yerinde olabilir, ancak çözüm burada değildir. İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine bir sürü şube müdürü normu verildi. Atamaları yapın bir şube müdürünün görevi bu işler olsun. Var olan kaynağa yeni kaynaklar eklensin. Mali yönetim konusunda uzmanlar çalıştırılsın. Elaman çalıştırmada günümüzün insancıl değerleri göz ardı edilmesin. Asgari ücretle çalışanların da evinde çocukları var hastaları var. EĞİTİMCİLER EĞİTİM VERSİN.
 
Talat YAVUZ
Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No'lu Şube Başkanı



Bu site bir BMS PROJE iştirakıdır.