'21.03.2013'
Kamuda Kıyafet Devrimi!!...
“Dün sicil raporlarında başı örtülü memur fotoğrafını onayladı diye görevden alınan müdürler vardı. Bugün ise okullarda başörtülü ve kravatsız öğretmenler derslere girmektedir. Bunun adı kamuda kıyafet devrimidir. Bu devrimi gerçekleştiren, dünün sessiz çığlık atanlarını selamlıyorum.”
İmza kampanyasından sonra 18 Mart tarihinde Eğitim Birsenin başlattığı sivil itaatsizlik eylemi çalışanların çoğu tarafından kabul görmüş durumda! Özellikle okullarda sendikalı öğretmenlerin birçoğu bu eylemi destekliyor. İki sendika dışında diğer sendikalar kılık kıyafet serbestîsi için eyleme destek vermektedir. Aslına bakarsanız sol tandanslı iki sendikanın da bu eylemi desteklemesi lazım, diye düşünüyorum. Doğrusu Ülkemiz bu hususta bir tuhaf! Özgürlüklerin sınırı muhafazakârlar tarafından genişletilmekte! Oysa gelişmiş ülkelerin tamamında ise muhafazakar kesim statüko taraftarı, sosyalist kesim ise statüko karşıtıdır. Bizde nerdeyse her toplumsal değişim muhafazakârlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Karşısında ise statükoyu savunanlar var.
Kılık kıyafette serbestisi dışında bu tür eylemelerin farklı bir boyutu da var. Daha önce de tüm sendikaların katıldığı iş bırakma eylemi yapılmıştı. Sendikaların eylem birliği içerisinde hareket etmesini doğal karşılamakla birlikte ender yapılan eylemlerden biri gerçekleşiyor. Bugün Eğitim Birsen Basın Yayın Sekreteri Ali YALÇIN’ın güzel bir açıklaması internet sitelerinde yer alıyor. “Kaygısı bir olanın kavgası da bir olmalıdır” Sendikaların tek kaygısı MEB’te çalışanların mali ve özlük haklarının iyileştirilmesi olmalıdır. Kaygı ortak ise kavgada taraf bellidir! Bugün öğretmenler kamuda en az maaşı almaktadırlar. Hizmet yılını dolduran birçok öğretmen emekli olmamaktadır. Daha doğrusu olamamaktadır. Çalışırken aldıkları maaşın yarısını bile zor görmektedirler. Bu yıpratıcı mesleği 65 yaşına kadar yapmaktadırlar. Bu sorunların yanı sıra görevde yükselmeleri ile ilgili sorunda had safhaya ulaşmıştır. Beklenen yönetici atama ve yer değiştirme yönetmeliği yayınlanmış ama yayınlandığı hafta içerisinde nerdeyse tüm hükümleri mahkemelik olmuştur. İşte kılık kıyafet serbestîsi eyleminde bir araya gelen sendikalar, bu hakların sağlanması hususunda da bir araya gelmelidirler.
Kılık kıyafet yönetmeliğine karşı yapılan bu eylemi kimileri geç kalmış eylem olarak nitelemektedirler. Ben buna katılmıyorum. Her şeyin bir zamanı var. Dün yel değirmenlerine karşı kılıç sallayarak kahramanlık yapılmazdı. Bugün yapılan bu eyleme konjöktür çok uygun! Bundan on yıl önce böyle bir eylem yapmayı, kimse aklından geçiremezdi. Hakim azınlık, buna izin vermeyeceği gibi bu tür eylemler üzerinden mütedeyyin kesimi acımasızca eleştirilecekti. Hatta darbe sebebi bile sayılabilirdi. Düzmece senaryolar ile Refahyol hükümetine neler yapıldığını hepimiz biliyoruz. Ama şimdi baktığımızda tam tersi bir durum söz konusu! Bugün özgürlükler açısından değerlendirilen bu eylem dün laiklik elden gidiyor diye değerlendirilecekti. Bundan hiçbirimizin kuşkusu yok!
Sivil itaatsizliğin yönetenlere bir önemli mesajı da, toplumun taleplerini ergeç yerine getirmek zorunda olduklarıdır. Yönetenler buna mecburdurlar. Toplumun taleplerine kulak tıkayarak siyaset yapılmaz, devlet de yönetilmez. Yapılan eylem bu manada bir hatırlatmadır. Bireysel özgürlük mücadelesinin en üst düzeyde yapıldığı bu asırda, temel hak ve özgürlüklerin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Şu yada bu şekilde Devlet hiç kimsenin dini inançlarına karışmayacağı gibi inançlarının gereğini yaşamak isteyen bireylerin bu taleplerine de kulak tıkayamaz. Kulak tıkar ise ne olur? Bu talepler sel olur gelir ve karşısında olanlarda bu sel karşısında çakıl olur kaybolur giderler. Bakın devlet dairelerinde dün sicil belgelerinde başı kapalı memur fotoğrafı var diye müdürlük görevleri üzerinden alınan müdürler vardı. Bugün ise okullarda başı örtülü öğretmenler, kravatsız öğretmenler derslere girmektedirler. Ülkenin özgürlükler alanında nereden nereye geldiğinin en önemli göstergesi bu olsa gerek! Kamuda çatır çatır kıyafet devrimi yapılmaktadır. Bu özgürlük talebinin karşısında daha fazla durmamak gerekir. Bir an önce bu talebin gereği yerine getirilmelidir diye düşünüyorum.
Mustafa DÖNMEZ
Personelmeb.net