Öğretmenlerden Kontenjan Gizleyen MEM lerin Ahlâkı Var Mıdır
'19.02.2013'
haber detay

 

Öğretmenlerden Kontenjan Gizleyen MEM'lerin Ahlâkı Var Mıdır? 
 
 
 Öğretmenlerden Kontenjan Gizleyen MEM'lerin Ahlâkı Var Mıdır?
Atalay Girgin*
İller arası ve il içi özür grubu yer değişikliğinin başlamasıyla birlikte, öğretmenler arasında yıllardır dillendirilen bir sorun yeniden gündeme geldi: Okullardaki boş kadroların tercih ekranına yansıtılmaması. Hatta tercih ekranlarında saatlik, günlük değişiklikler olması. Bir baktığınızda görünen okulların daha sonrasında, nedense ansızın görünmez oluvermesi.
Kendi Gözlerinizle Görün!
Konuya ilişkin, birçok internet sitesinde de yayınlanan ilk yazımda1, durumu kısaca aktarmış ve bir de somut bir örnekten söz etmiştim. Kadrosunda bazı branşlardan bir tek öğretmen bile bulunmayan bir Anadolu Lisesi2…
Elbettekadrosu kendi sitelerinde bile boş göründüğü halde tercih ekranında yer almayan tek okul, aşağıda linkini verdiğim liseden ibaret değil. Farklı branşlardan boş kadroları olduğu söylenen birçok okul da tercih ekranında görünmüyor.
Bunun nedenini anlamak hiç de kolay değil. Bir yanda Anayasa'nın eşitlik ilkesi ve yasaların, yönetmeliklerin ve genelgelerin genelliği ilkesi, bir yanda ise bir görünüp bir kaybolan, dahası hiç gösterilmeyen okullar. Bir başka yanda ise, dillerden düşmeyen adalet ve şeffaflık nağmeleri… Hepimiz kardeşiz edebiyatı!
Edebiyat dedim de aklıma geldi. G. Orwell, bir yapıtında, “Bütün hayvanlar eşittir, ama bazıları daha eşittir” der. Sormamak elde değil: Bütün öğretmenler eşittir ama bazı öğretmenler daha mı eşittir, acaba?
Ahlâki ve Hukuki Sorumlu Kim?
Önceki yazımda da belirttiğim gibi, aslında bu sorunun asıl sorumlusu addedilenler Milli Eğitim Müdürlükleri (MEM)'lerdir. Ancak kurumlar herhangi bir eylemde bulunmaz. Eylemleri olmadığından dolayı da sorumsuzdurlar. Onların yerine sorumluluk, asıl olarak, her kademede işi yapan, eylemi gerçekleştiren, sıfatı ya da statüsü ne olursa olsun, tek tek “şu” diye gösterdiğimiz insanlardır.
Bu noktadan hareketle, başlıktaki sorunun yanıtına gelirsek; ahlak felsefesi açısından, kurumların ahlâkı yoktur. Yani başta somut sorun olmak üzere, hiçbir konuda, kurumların, dolayısıyla bir kurum olarak MEM'lerin ahlâkî sorumluluğundan söz edilemez. ÇünküMEM'lerin ahlâkı yoktur, onlar ahlâksızdır.
Ahlakilik ise, değeri ister “iyi”, isterse “kötü” olarak nitelensin, akli melekeleri yerinde olan insanın, toplum içinde ve kendi iradesiyle yapmayı ya da yapmamayı seçtiği eylemler için geçerlidir. Dolayısıyla, iller arası ve il içi yer değişikliklerinde yapmayı ve yapmamayı seçtikleriyle, anayasanın eşitlik ilkesine rağmen öğretmenlere sorunlar yaşatan, onlar arasında ayrımcılığa neden olacak kararlar alan, davranışlar sergileyen,her kademedeki kişi hem ahlaken hem de bir kamu görevlisine yakışmayacak seçimleriyle hukuken sorumludur. İşin ilginç yanı, sıfatı ve statüsü ne olursa olsun, bu sorumlular, hâlâ ahlâklıdır. Yaptıkları ahlâkîdir. Ama ben, binlerce, onbinlerce öğretmen gibi onlarla aynı ahlâka sahip değilim. Onlarla aynı ahlâka ve ahlâkî değerlere sahip olmadığım için de mutluyum.
Kim Hesap Soracak?
Ancak işin bir başka boyutu daha var: Öğretmenlere yapılan bu uygulamanın hesabını kim soracak? Öğretmenler arasında ayrımcılığa neden olan bu karar ve eylemlerin sorumluları kime hesap verecek? Bu hesabı sorabilecek bir güç var mı? Hesabı kurum olarak MEM'lere kesmek, bu işi yapan, kararı alan ve uygulayanları aklamak demektir. Oysa kurumlar, makamlar, sıfatlar, statüler hiçbir zaman karar almaz. Onlar adına karar alan ve uygulayanlar her daim, sıfatlarının ve statülerinin ardına saklanmış olan ve “şu” diye gösterilen gerçek kişilerdir. Sıfatları ve statülerine sığınarak kendini değerli ve önemli görenler…
Velhasıl; gerçek kişiler, aldıkları kararların, yaptıkları eylemlerin bedelini ödemediği sürece, bu tür uygulamaların da önüne geçmek mümkün değildir. Bu noktada, eğer başta yetkili sendika olmak üzere, öğretmen sendikaları ve sendikacıları,kelimenin gerçek anlamında öğretmenin sendikasıysalar, bir an önce bu işin sorumlularını açığa çıkarıp, mahkemelerde hukuken hesabını sormalıdırlar. Eğer “bu sorumlulardan bazıları eski, bazıları yeni üyelerimizdir” deyip, şu ana kadar olduğu gibi sorunu görmezden gelip geçiştirmeye yeltenirseler, bilin ki bu sendikaların hiçbiri öğretmenlerin sendikası değildir. Ve yine bilin ki, bunlar üyeleri öğretmenler olan, onların sırtından topladıkları aidatlarla caka satan ve işlevleri daha farklı olan sendikacıların manevi ya da maddi haz ayrıcalığı peşinde koştuğu arpalıklardır.
Ne yazık ki, bu sendikacılar da, her insan gibi, insan olmak hasebiyle ahlâklı insanlardır. Tıpkı statüleri ve sıfatlarıyla kendisinin değerli olduğu yanılsamasına kapılan, ilineğin ilineğine dönüşmüş her insan gibi…
 
1http://atalaygirgin.blogspot.com/2013/02/il-ici-yer-degisikliginde-hangi-okullar.html
2http://www.erdembayazit.k12.tr/icerik.php?bolum=2, http://www.erdembayazit.k12.tr/icerik.php?adet=10&bolum=2; İlk yazıda arkadaşımın sözünü ettiği diğer okula ilişkin açık bir delil olmadığından dolayı onu belirtmiyorum. Ancak bu linklere tıkladığınızda hangi branşlarda öğretmen olmadığını, hangi branşlarda açık olabileceğini sizler değerlendirin. Bazı branşlarda tek bir öğretmen bile olmadığını kendi gözlerinizle görün ve bilin ki bu okulun ilgili boş branşı tercih listesinde yok.
 Felsefe Öğretmeni; http://atalaygirgin.blogspot.com
 
kamuajans.com



Bu site bir BMS PROJE iştirakıdır.